DÜNYA
Şu dünyada keyfimizce,
Gezilmiyor, gezilesi.
Sırrı neyse sizce bizce,
Çözülmüyor çözülesi.
Bana benden beni sormayın dostlar,
Yıllar beni benden alıyor işte..!
İçimi tarifsiz bir sızı kaplar,
Yürek öylesine yanıyor işte..!
Ufkumda özlemler olsa da yer yer,
Yazılar, çizgiler sesimi kesti,
Bize sözden yana nükte mi kaldı?
Sevdânın muhâlif rüzgarı esti,
Nâğmeler dağıldı, güfte mi kaldı?
Kürdilî hicazkâr, Acem-a şîran,
Bir türkü dinlesem sıla üstüne,
Kanatlar takarak uçmak isterim.
Buralar dağ gibi çöker üstüme,
Gurbetten, sılama göçmek isterim.
Ben fare misali,muhannet kedi.
Önüne serilmiş şu sonsuz alem,
Maddeden manaya dalandır şair.
Bir elinde kağıt,birinde kalem,
Yirmidokuz harfe çobandır şair.
Sağırın kulağı, dilsizin sesi.
Eller gibi oynama,sen ağlayıp yan gönül.
Varlığa bel bağlama,yokluğa katlan gönül.
Sen bu akıl,fikirle,gezme gurur, kibirle,
Cümle esmâyı BİR’le,Tevhit’le ıslan gönül
Ağla bülbül ağla sus artık ötme,
Dalına konacak güller kalmadı.
Kargayla kuzgunla hasbi hâl etme,
Kuş dili konuşan diller kalmadı.
Sırtına yamalı aba giyerek.
Kafamı şişirme küflü sözünle,
Beni yalnız bırak çek git başımdan.
Sırıtma karşımda yüzsüz yüzünle,
Beni yalnız bırak,çek git başımdan.
Muhabbetin tuzsuz,sohbetin bayat.
Düzlüğüm sivri dolu,
Sivriler keskin bıçak.
Korkulu hayat yolu,
Nereye kaçılacak.
Yoksullar zâten yanmış.
Çok sevdiğim, bu şehirden,
Gurbet yolu görünüyor.
Buradaki, teneşirden,
Gurbet yolu görünüyor.
Az değil ki, altmış üç yaş,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!