Şeytanın bacağını kırmıştı. Hem de bir kaç yerden kırmıştı....
Miras kalan tarlalar arsaya dönüşmüştü, binalar dikmişti....
Beş yıldızlı lüks bir otelde beş yüz çeşit kahvaltılığın bulunduğu salonu beş dakika boyunca gezdi...
Tozlu raflardan bir kitap çıkarıp okumadı. Tertemiz raflardan en sevdiği kitabı çıkarıp tekrar tekrar okudu. Çünkü okumayı değil öğrenmeyi seviyordu ve kitaplığı tozlu değil tertemizdi...
Abartır insan hep gereksiz, duygularını
Geçirmez aklın süzgecinden, kurgularını
Sensiz yaşayamam ölürüm der ama
Unutur hayatın gerçekçi olgularını
Başına gelmeyen kalmadı çektiğin katmerli çile.
Hiçbiri için ah demedin getirmedin bile dile.
Dayanacak gücüm kalmadı artık diyorsun ama
Belli etmese de yapar gereği görürse yok hile.
Bir güneş gibi doğdun aydınlattın dünyamı
Tenini güneşten koruyup beyaz kalsan da
Bir yol yaptım sana iletmek için davamı
Kardeşin kardeşe el uzatmadığı zamanda.
Saçların tel tel dökülür beyaz omuzlarına
Yine günlerden bir Pazar
Düşünme günü sanki
Anladım ki insan en çok bir şey yapmadığın da sıkılır
Sıkıldığında ise en çok düşünür.
Karşımda biri olsaydı da atsaydım bir zar
Uzaklardan yavaş yavaş yaklaşan yapayalnız biri
Yakınlaştıkça mis kokusu yayılıyor seri seri
Elbisesi diz üstü az daha yaklaşsa bari
Yakar bu güzellik insanı olur bir kemik bir deri
Beni hiçbir şey,
Seni görmemden daha çok kendimden geçirmedi
Biliyordum sevmiyordun beni,
Sevmeyi denemedin bile,
Fark etmedin bile,
Ama yine de senin icin atıyordu kalbim,
Ey çirkin kısa ve göbekli mahalle kızı
Bu halinle bile yaparsın bu ülkede nazı
Kendini güzel alımlı sanıyorsun ama
Yokluktaki erkek her kıza bile razı
Omzunu sırtını bacaklarını açarsın
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!