Yağmura dost oldum, kışa komşu
Ne yazım kaldı, ne bahar... Hepsi yok oldu.
Evet dediğinde dünya benimdi
İşte o an geldi, eridim yok oldum.
Gökkuşağı kardeşimdi, sayende oldu düşman
Dudağımda avare bir ıslık,
Başıboş gecelerin tek tesellisi,
Sonbahar akşamlarının mor zındanlarında,
Her kaldırım taşına kara feryatlar,
Ninni gibi gelen,
Alışılan çığlıklar.
Nasılsa unutacaksınız yaşadığımı
Bırakın o hayallerin yapmacığını
Ömrümdeki yalnızlığın duvarına
Harç olarak kullandınız gözyaşlarımı...
Seni görüyorum sigaramın dumanında
Gene gülüyorsun gözlerin ayışığı gibi
Karanlık odamı bir zerre olsun aydınlatıyor.
Bir nefeste içime çekiyorum
Zehir gibi damarlarımdasın
Beni arama baktığın yerdeyim
Güneşin kızıl renginde, gün batımındayım
Denizin uçsuz maviliklerinde, bir martının kanadındayım
Beni arama, belki bir deniz kabuğundayım.
Beni arama baktığın yerdeyim
Bugün istanbulda sis var.
Yüreğim met-cezir coşkusunda.
Yüreğim sanki limana demirlemiş bir yük gemisi tutsaklığında.
Kaçıp kurtulmak kolay gelir ama
Çekilen kürekler hep boşuna...
Bugün istanbulda sis var
Güneş gene balkonumda doğdu
ilk sabah simitçilerinin feryatlarıyla:
- Taze taze, çıtır çıtır.
Şafağın kokusunu çalıp serpmişler hamurun üstüne...
İlk sabah ezanını okudu müezzin balkondan
Sessiz huzurun kapladığı son kızılda.
İzmarit taşıyan ellerin, barut kokusunu bilir mi,
Tadına varabildin mi namert mayınların,
Ya da taşımak zorunda kaldın mı kopan bacağını,
Alnından akan kanlara karıştımı terin.
Acıyı bilirmisin sen,
Yüreği yanmış anaların ağıt yaktığı...
Gene böyle bir geceydi
Ve delicesine yağıyordu yağmur
Şimşekler çakıyor, sular diz boyu dalgalanıyordu
Gecenin umut dolu meltemi sanki ölüm kokuyordu.
Saman alevi gibi geldi ve geçti
Neden suskunsun bu gece korkuluk?
Yoksa kuşlara mı kızgınsın?
Ama suç bende;
Senin samanlarına duygusallık,
Kollarına şefkat serptim.
Ne yapyım?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!