Bu gece ışığı söndürme anne
Nasılsa sabah olmayacak
Seni melekler gibi uyurken
En saf halini seyretmek istiyorum.
Sakın kızma pencereyi açtığıma
Gözlerinle yaktın sevda ateşini,
Çaresizliğimin boynu bükük önünde.
Çöller mahkum, denizler tutsak yüreğimde.
Rihterler çatlıyor kalbimin depreminde,
Dağlar parçalanıyor, yıkılıyor üzerime,
Ezilirken ruhum, kan damlıyor kirpiklerime.
Sandalyede oturmuş, pencereden bakıyor,
İstemeden gözlerinden bir kaç damla düşüyor
Dışarıdakiler oyun oynarken, gülerken
Dört duvar arasında sıkışmışlığına yanıyor.
Sen benim son hasretimsin
Nefesinde boğulmayı özlerken
Gözlerine saatlerce bakabilmek için
Geceler boyu sabahı beklediğim.
Sen benim son ayrılığımsın,
Yokluğunla dolu gecenin sonundaki
Şafaksız gecelerin alışılmış hali;
Pas tutmuş yüreğime bağladığın,
Yitik duygulardan kalma,
İhanet telleriyle ördüğün,
Esaret zincirlerini giyinip
(koca çınarın kırılmış bir dalından son yapraklar)
Baykuş intizarlarıyla boğulmuş,
Yarasa yürekli gecenin ardındaki,
Karabasan şafak bir eylül sabahıydı.
Postal sesleriyle, fır-fır gölgelerinde uyandırıldık.
Belki de son selamdı bu;
Umut çimlerini yeşile boyayan
Bütün kederleri benimle beraberken yok olan
Dudağımdan çıkan birkaç sözle avunan
Sevda türkülerini ağlayarak okuyan
Son nefesinde bile adımı sayıklayan
Bir sevgili arıyorum.
Şehre yağmur yağıyordu,
Yüreğim veda damlalarının ıslaklığında.
Gözlerim uzaklara dalarken,
Penceremde puslu bir geçmişin buğusu,
Ve dilimde yalnızlığın hasret türküsü...
'' Ayrılık içimde kordan bir ateş
Unutulmaya yüz tutmuş bir acının
Soğuk ve küflü tadını yudumluyorum.
Yanmış kenarları yırtarken boğazımı
Sensiz gecelerin sıcağa açlığında,
Yalnızlığımın bir yudum sevgiye muhtaçlığında.
Her lokması sızlatırken yüreğimi
Gene gözüm semalarda
Seni arıyor.
Ufkun sonsuzluğuna
Seni soruyor.
Ayışığı bana sorma
Görmedim diyor.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!