Hızır Paşa, gel naz eyleme bana,
Hadi beni de alıver işte yanına,
Sen âlim kişisin deryadan yana,
Ben de gemine gireydim keşke.
Derya için gökyüzü kadar derler doğru mu?
Böyle eğme başını kaptan,
düşürme şafağı üstümüze…
Bak çıkarız birazdan görürsün,
yine kılıç kuşanır, yine deryaya kavuşuruz.
Sen geçersin dümenin başına,
şahin gözlerini kısıp da ufku delersin yine.
Her aşkta evrenseldir ihanet!
Ve nihayet;
bir günün sonunda tek arzumuzdur,
yarını görmek.
Nitekim her savaşta nesneldir tahribat.
Ve kabahat,
Birazdan terk edeceğim seni,
Dedim ve kocaman güldüm.
Duvara düşen kara gölgeni,
Eşit şekilde ikiye böldüm.
Gidersen ölürüm dedi,
Dökülmeyip ağaran saçlar gibi,
Unutulmayıp ağırlaşan bir sevdasın başımda...
Her çırpınışında ağlayan dalgalar gibi,
Güçlükle çağlayan bir deryasın karşımda...
Bu aşk nehrine bir kez düştüysen eğer;
Ya sevdaya bulaşır
Hadi kaptan;
aç bir otuz beşlik yaş üzüm kokusu,
doldur ince belli kadehlere.
Bırak temizleme dursun,
temizleme masanın akşamdan kalma tozunu.
Bir kat sitem de biz örtelim üstüne…
Ölümden korkuyorum sevgilim.
Kirli sakalını,
yağlı saçlarını kaşıyan bir adam var içimde.
Gözleri yankılanır aynalardan…
Kim ki bu?
Tanımıyorum.
seni burada öldürmüştüm sevgilim, iyi bak
sonra oturup ağlamıştım yalınayak
ellerin nasıl da mavi, saçların nasıl yosundu
toprağa dağılan beynindeydi tüm esrar
perdeleri soğuk evler, boş bir sokak
altından süzülen kan gölüne bir güvercin kondu
Bazen rahmet dediğin,
Yağmur düşlerine yağarmış,
Yazıktır dil yarasında;
Son bir bahane kaldı.
Ellerime değince ellerin,
Nasıl da geniş bir mezarlıktır kalbim,
Kaç kişi orada gömülü bir bilsen.
Kimini arkasından ağlayarak gömdüm,
Kimini kahkahalarla…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!