Cevapsız sorular hep beni bulmuş,
Nasıl hissetmem gece gündüz beynimi deldiğini?
Ruh bedenin azabını dengeler mi
Ahrete saysak hep bu güne kadar yandığını?
Kıyamet böyle bir şey mi Allah’ım! ?
İnsan anlar mı geldiğini?
Bilmem benle derdin ne?
Ne uğraşır durursun?
Yahu tak çelmeyi feleğe,
Biraz da o kudursun?
Lakin senin gıcıklığın bana,
Ben ne yapsam kızarsın,
Uyan bir gece yarısı;
Dumanı takip et,
İn caddeye,
Ama hızlı ol…
Bir sigara yakıp
En yakındaki sokak lambası altında
Kadın deniz kıyısındaydı,
Adam bir çöle susadı.
Unutmanın kuytusuna sığındı kadın,
Canını acıtırım sandı.
Adam hiç tepki göstermedi,
Sesini bile unutmuştu çoktan...
Bu hiç bozulmayan bir adettir,
Hep son gece yazılır ayrılık şiirleri,
Yüreğinin ağlaması üzmez şairleri,
Ağlayamaması asıl felakettir…
Vedalar en ağır hakarettir,
Şubat gibi olmalı aşk;
Aslı zemheri kış,
Ardı bahar olmalı.
Kısa olmalı,
Ve tadında.
Tadı damağında kalmalı,
en çok bu deniz ıslaktır bahar yağmurlarından
kınından çıkan her bıçak burada keser beni
ve ben en çok burada ölmeyi severim
hisar surlarından salâm okunur
Topkapı’da helal edersin aşkını
Zincirlikuyu dediğin zaten iki adım ötesi
Dağ gibi adamdı rahmetli
Böyle boylu poslu kuvvetli
Tanırdın uzaktan gördüğün zaman
Elleri iri iriydi bakışları sert
Sonra içten içe çökertti hasret
İki dikişte bir büyük içerdi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!