İşte bindin otobüse; seksenbeş model üçyüziki mersedese...
İşte bindin kaderinin rüzgarınla ese ese...
Güle güle amcaoğlu,mahsun bakışına güle güle,
İşte gidiyorsun gurbet akışına,sıla hasretini kim bile?
Hiç sevmediğim anlardı bu benim,zamanlardı hiç sevmediğim.
Ayrılığı istiyormuşcasına,omuz silkipte sarılmanın...
Ne yetimler anladı tabutta ki diriyi,
Ne de gassanlar yıkamadı,kirletmemek için kan içindeki deriyi…
Hava,renk,yedi kat atmosfer bahtiyarlığına şahit,
‘Ağlama’ der ‘ana Allah hakkı oğlun artık şehit’.
Öksüz çocuk…Üstünde abiden kalma bolca bir gocuk…
Yetimin dilinden düşmeye namzet bir sorucuk…
Gurbette gözyaşı dökenim gardaş,
Kanatsız kuş san da,gör beni beni.
Ruhuna ruhdaşım,gönlüne yoldaş,
Damarında,kanda gör beni beni.
Kimse gelmez olur kalb-i köşküne,
Yeşil gözlerine beni mahpus et; ister idam ver,ister müebbet,
Aç,susuz bırak beni etme merhamet; yeşil gözlerine beni mahkum et...
Sanki çocuk gibiyim,çocukluk tutkusu yaşıyorum,
Gözlerine hapsolup,o yeşil zindan da kendime mezar kazıyorum.
Mezarcı gözlerine,ölümcül gülüşüne,
Boğulup gidiyorum tufan gibi gözyaşına...
Kul bu; felek gibi hep döner durur,
Mevlevi resmini çizer düşünür.
Ademi ararken Hak'kını bulur,
Çelebi gibidir,gezer düşünür.
Ya Allah deyince kır demirleri,
Dilinden fırlayan zehirli oktur;
Barışmak ne mümkün üzdün yar beni.
Böylesi bir infaz bana mı haktır?
Danışmak ne mümkün üzdün yar beni.
Vicdanın şerh koymuş kalp gümanına,
Dünyaya aldandım bilmerem niye?
Bu çileli canım yaralı gitti.
Ayırmaz güzeldir,körpedir diye,
Nice civan gitti,maralı gitti.
Bir ceylan düşürdü gönlüme narı,
Ben ne biçim bir adamım,adamın adamlığında kalanım...
Mertlik dolu biçimimde,koskoca bir yalanım,dosdoğru bir yalan...
Hiç yaşamadım sanki her saniyesini bol bol,dolu dolu yaşadığım hayatı,
Hiç görmedim sanki ömrümün sılasını,
Sılamda ki binlerce kilometre yol seyahatı,gitmedim sanki hiç! ..
Ben hiç görmedim gözlerimde bir damla yaş,
Ey azizim beni soran olursa,
Kırkiki yıl önce geldi diyesin.
Felek gam yükünü vurduktan sonra,
Ezildi,altında kaldı diyesin. Babacan
Halini bizlerden soran çıkarsa,
Dostlar bu dünyayı anlayamadım,
İzin verin bu kez,bi aya gidem.
Ferhat gibi bir dağ kaldıramadım,
Çölde mecnun gibi düz yaya gidem.
Ekmeği yiyilir,suyu içilir,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!