rüzgârın terkisinde
aşkların kesik fısıltısı
ucundan mandallanmış
hayat kalemin ucunda
titreyen son mürekkepti
fotoğraflar…
geçmiş zamanlı gülüşlerin
ve de
armalı yalnızlıkların
tılsımlı belgesi
kül tablasına basılan
bir sigara gibi basıldın kalbime
bilmiyorum, saçların hangi yağmurla uzar
ben susuzluğuna kulaç atarken
evler vardı ve eller vardı parmak uçları yanık
turnalara göç olsaydın
ellerime suç
gözlerime hiç olsaydın
ben güllere kırmızı
çiçeklere kış olsaydın
gül dikene batar, deniz gemiye batar
alır başımı giderim, tenim geceye batar
bendini tutamaz sular, gülde vazo solar
kâğıtta mürekkep biter, kinim geceye dolar
FAHİŞEYE SIĞINDIM GECEDE
-penceremde sönen ateşböceği miydi
kanlı yıldızlarda
bildim yüzünü -
parmaklarının ateşine dayıyorum alnımı
orası, sanrının nabız atışlarında
saatimden biraz ileri
çırılçıplak bir kuşun
tüylerinde uyuduğum yastık
önce yalandım
sonra
sana bulandım
yıldızlar vardı gökyüzünde
baktıkça
bu şiir burada başlar
burası senin yüzün olsun
tam da nokta koyuyorum buraya.
o gördüğün nokta
yanağında ben
makadamlı yollara benzer yüreğim
her kuytusunda
ayak izlerin...
serseri sakallı yalnızlıklardan
usulca topladım eskileri
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!