Tarafından katledilen düş eskisi, yalıtılmış dünlerimi yarınına sürerek öyle sus içinde fasılasız, sen geçtin edindiğim sessiz sokaklardan, kaçtıkça ben! ! ! Oysa ne senden istemiştim kendimizi ne de öyle olsuna getirilmiş aşklar fısıldamıştım saçlarına.Serin bir sessizlik içinde ölümü beklemek istiyordum her sıradan insan gibi.Günahların var sevgilim beni affetmişliğime getirsende, bitmeyecek günahların...
Alnımda inatla büyüyen gece ve bir ben sigarama mecburum sanki.Yıldızların seyri tepemde ve öylesi sessizim sensiz.Halbuki içerimde büyük vapurlar seni taşır sol yanımdan aşırı...
Yokluğundan koparıp yokluğumu bir uçurum boyu, sevdaya demlemek çayımı, zamansız.Sigaramdan bulutlar geçerken, göz-gözü görmez zifiri akşamlarım hatrına sevmek kimsesizliğimin efkarını.Bir ince iştir göğsümde büyüyen yara, şimdi sonrasına düşen fikirlerimi kaybetmenin biçareliği üzerine yazıldığını sandığım şiirler, çalınmış kalemlerin ihanetindenmiş meğer...
Ellerine yeşil mevsimlerden kalan, taze yaprakları serpiştirerek gidiyorum.Hem biliyor musun özlediğimden değil, bildiğim için seviyorum....Kendimden kalanları damıtarak sızımdan, çoğu kez yorularak, savrularak mağrur bir mavzerin patlama sancısı kadar sessizce gidiyorum.
-Gelmeyeceksin değil mi?
O ilk bakışlı gözlerin gibi Ahh! ! ! bilinmezlik nasıl sancıtır ve nasıl kanatır yarayı bilir misin? Sevmenin,sevdalanmanın ardı olmadan, vakti ayrılığa kuran zaman çalmaktadır ayrılığa.Sen daha öncesi, ben daha sonrası geçtik gergefinden acının.Zamanın afişe ettiği bütün resimleri yaktık bir karanfil çığlığında ve sustu ışıklar...
Bir musluk gibi damlıyordum,
Sızınla sızıla-sızıla.
Demleniyor, türküler söylüyordum.
Hazana doğru boğazda,
Orada hiç oturmasam da
Bu ayrılığın tüm kahrını çekiyordum…
Selam sana düşlerimin boş kalan sandalyesi...
Ben yorgun bir sandalyeyim istenildiğinde boş bırakılan.Ayaklarım yorgun kimseleri kucağıma alamam.Kimi zaman boş bir köşe olur sığınağım kimi zaman ateşe atarlar yanarım !
Belki Tanrı yazgısı bir yalnızlık bu çeteresi tutulmamış, örneği hiç olmamış bir mesele. Öyle olsun-(a) getirilmiş başı sonundan belli trajedi çabası.İnsan bilmediği hiçbirşeyin telaşında olmaz sevgilim.
Bir oluru olsa olmamışlığın ta içine gömülürdüm eminim ve sıklıkla diretmişliğimin hayata karşı tutturduğu kavgalarda ilk yumruğu ben yerdim...
Bir söğüde yaslayıp sırtımı kocaman bir kahkaha atmak istiyorum hayata.Bulanıklaşan yüzünü siyaha gömerek hatırlanmamak ve de hatırlamamak istiyorum sonsuza dek hiçbirşeyi.Süresiz göçmek istiyorum bir kaç kırlangıçla bir bilmediğim herhangi bir yere ve olası tüm ihtimallerden uzak, başım denize nazır bütün uykularımı başa alıp yeniden uyumak istiyorum....
Dağınık sohbetlerden dem tutan yalnızlıkları soluyarak geçiyorum gecelerden.Dilimde yarım kalmış bir ezgi ve nefesleyerek sigaramı, solumdan düşer yerlere kırlangıç göçleri.Bir avuç gülümsemeyle yarım bakaraktan öyle yıldızlara nerden artmışsa hayat oraya doğru gidiyorum...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!