Ne giden son günün bugün
Dinlediğimiz şarkının son nakaratı değil
İçinde büyüttüğün
Sazlar sözler çalmayacak, bekleme
Giymeyeceksin beyaz satenli düşünü
Olmayacak düğünün
Ey ömrüm
Aklımın ermezi, uçsuz bucaksız şehri
Şehrimin göbeği, kendimin yarısı ömrüm
Kelebeklerin kozalaklarında keşfetmedim seni
Seni, senden önceyi, sonrayı
Kamerin gölgesindeki ömrü
Kaçkez şehirler çizdim
Caddeleri sen, köşeleri sen
Defalarca gezdim dolaştım
Şehrinde kayboldum
Kocaman köprüler yaptım
Altında billur ırmaklar
Bekledim seni
Bir çocuğun on sekizini bekler gibi
Sırtında yaralı asker taşıyan
Pusuda düşman gözleyen
Canını hududa takan tellerden
Bebeğini emzirmenin hasretini çeken annelerden
Çırpınan kavimlerin arasında
Bir çiçek vardı bir zamanlar
Öyle ibretli, öyle heybetli
Koparılmamış, solmamış
Bir çiçek vardı eski baharlarda
Rengarenk insanların, sembolüne denk
Ezberimde gözlerin
Adım gibi tanıdık
Her yanımı kaplamış gözlerin
Mandalla tutturulmuş gibi fikrime
Dokunuşu bir başka gözlerinin
Soluyuşu bir başka gözlerinli nefeslerimin
Güneşin aydınlığı bir gözlerinde parlıyor
Gecenin en karasını saçların saklıyor
Yüzün güzelliğinin en son çağında
Hasret sonum kokuyor, gönül darağacında
Ayırdılar bizi birbirimizden
Tamda geçmişken kendimizden
Ayırdılar birkaç kelimeyle
Bir ana sütü dediler
Bir soyadının lanetli sahiplenmesinden
Kopardılar
Senki kutsal kalelerin defalarca vurulmuş
Ama yıkılmamış surlarından biri
Bugün deprem vuruyor yüreğine
Titriyorsun,taşların dökülüyor tane tane
Kazandığım savaşların ganimeti yüreğime sesleniyorum
Hiçbirşey yokken direnmek güzeldi değilmi ve kolay
Son zamanlar eğildim
Sırra kadem bastım
Hayat senle değil derdim
İçimdekine kastım
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!