Bu dünyadan soyutlanmak...
Kaçmak,
Saplantılarla yaşamak,
Susmak...
Nereye kadar?
Olup, bitenlere karşılık,
Sadece bir paylaşım...
Sessizliğe bir haykırış...
Omurgasızlığa karşı bir isyan...
Yalan dolana bir dik duruş...
Vurdum duymazlığa bir tokat...
Havayı koklasana
Derin havayı içine çek
Çek ki içine...
Sürülmüş toprak kokusunu alasın...
Emek kokuyor...
Aş kokuyor...
Dün neydik.
Bugün ne olduk.
Yine de bugüne şükür...
Yarın ne olacağız?
Sağ gözün, sol göze faydası yok...
Gerisini sen düşün gayrı...
Ölümü bilmemek.
Çoçukca düşünmek...
Bu yaşananlar;
Sonsuza dek sürecek;
Sanki hiç bitmeyecekmiş gibi...
Ne mümkün...
Bir ağaçtan yaprak düşer ya;
Onun gibi ağlıyorum.
Bir volkan lavlarını püskürtüyorsa;
Onun gibi haykırıyorum.
Bir kuş uçar ya;
Onun gibi özgürüm.
Ekmek kavgamızın içine ettiler.
Hayatımızı oyuncak yaptılar...
Kukla oyununda figüran yaptılar.
Birşey söylemiyorum.
Sadece oynayın, oynayın....
Elbet birgün sizlerlede oynayacaklar...
Artık aşkları yaşamakta zorlaştı.
Bu teknolojik ortamda...
Aşklar robotlaştı...
Eskiye dair özlemler arttı...
Plotonik aşklar bile sanallaştı...
İnsanın beş duyusunuda hareketlendiren,
Ne güzel örtü
Beyaz kar.
Altında yatanlar gibi
Temiz berrak ruhlar
Bir hiç için yürüdüler
Yaz giysileriyle,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!