Gecenin vefası, çoktur beşerden,
Sezersin bunu, vakit dolduğunda.
Lambalar sönünce, beliren gölge,
El ayak çekilince, yalnız kalan.
*
Gören nazarla süzdün, hep manasız,
Yellerden umarsın, teselli diye.
Tanıdık alemin, meçhul boyası,
Ufuklar misali, ürkek yüreğin.
*
Yuvanı yitirmiş gibidir sözün,
Bir şafak, gerçekten göçmek dilersin.
Sılada sorarmış, maziler hep seni,
Belki duraklarda, rastlarız bugün.
*
Sensiz de, orada bekleyen taşlar,
Özünle baş başa, yapayalnızsın.
Yaşarken duyduğun, o hisler yalan,
Ciğerlerinde, şu nefes aldığın.
*
Sokağın sükutu, ağır gelirken,
Yüklenir sırtına, isimsiz keder.
Kimliğin silinir, aynalar küskün,
Hiçliğin koynunda, bir garip beden.
*
Duman gibi uçar, eski suretler,
Tutmaya çalışsan, elin boş kalır.
Sahibi sorulmaz, yitik mal gibi,
Köşede unutulmuş, mahzun hatır.
*
Mevsimler değişir, için hep ayaz,
Isıtmaz, güneşin sahte gülüşü.
Kapılar kilitli, anahtar kayıp,
Açılmaz kimseye, o paslı kuyu.
*
Ne yere aitsin, ne de göklere,
Arafta, asılı kalmış bir cisim.
Çağırsalar bile, dönüp bakmazsın,
Silinmiş kütükten, o eski isim.
*
Sonunda anlarsın, mülkiyet yalan,
Emanet taşınır, candan öteye.
Herkesin olduğu, şu dar dünyada,
Ne güzel şeydir o, kimsenin olan.
Kayıt Tarihi : 24.12.2025 20:48:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!