"Mən belə əsrarı qana bilmirəm,
Qanmaz olub da dolana bilmirəm!.."
-Mirza Elekber Sabir
Od dilərəm heyf ki yana bilmirəm,
Bir çiçək ollam sulana bilmirəm!..
Göğün, Dağın, Denizin, Ayın, Yıldızın, Günün
Hesabını tutarken girdiğim bu döngünün
Mahkûmuyum belli ki elif lâm mim* ezelden
Gamhâneme misafir gelir, tâ lemyezelden.
Güneş göğün karnında tan atmasını bekler;
Çarıklı denerek alay edilen
Türkler, çarıksızken savaş kazandı.
Tarihin her devrinde kin güdülen
Türk, Çanakkale'de destan yazandı.
Genç fidanlar gitti solmamak için,
Turan bekler, Turan bekler.
Yad elde bir Turan bekler.
Türk yurdunda esir Türkler
Sırtımıza sevda yükler.
Düşman yurttan püskürtülür,
Gönüllerin felek elinde hâli pür melâldir
Huzûra reh-nümâ ki gökte parlayan hilâldir
Diyâr-ı âşıkan eğer uzaksa kûy-ı yârdan
İçilse her kadehte hoş gelir zehir zülâldir
Bizim Türkmen illerinden ırakta,
Hoyrat bozkır yellerinden ırakta,
Yanık sazın tellerinden ırakta
Gönlümüzün yazlarına kış gelir.
Düştüm gayrı bir gurbetin eline.
Kaçıncıdır, hesabı yok;
Vardığım yer gurbet midir?
Hiç kimsenin cevabı yok;
Sorduğum yer gurbet midir?
Bulsam derdin çaresini;
Sen gülünce açar oldu çiçekler;
'Güzelliğinden mi bu?' diyecekler.
O bakıştan atma sakın kimseye
Yoksa uğruna bir bir ölecekler.
Mecnun gönül bağlayınca Leylâ'ya
Naz penceresine çok niyaz attım;
Ayrılık perdesi ondan çekildi.
Dokuz kata feryâdımı uzattım;
Sekiz felek makamından çekildi.
Günler seneler sürer, seneler bir anlıktır.
Çekiverdim de nihâyet şu cihândan elimi,
Ne bir anlık yaşamak var ne de ölmek varmış.
Dağıtıp durdu felek neş'e getirmiş yelimi,
Çile, dert, gam, kederin hepsine gülmek varmış.
Gör ki ben, doldurup içtikçe tükettim özümü;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!