nereyedir bu koşman, aciliyetin
bâki mi sandın yalan konağında yerin
ezan ile sela arası kadar iken mihman hâlin
ab-ı hayat içmişçesine giderken ardından arzî emellerin
kaybetmeyi kaybetmek var sananlar
kazanacak bir şeyi olmayan sıkışmışlar anlar
ne körler bilir bu çıkmazı ne sağırlar
allah ile insanlar arasında sıkışanlar, anlar
yağmurlar paklar, mürekkebi acı olan kalemimi
dua doldurur, derdi göçükler olan yüreğimi
yıldızlar anlar, sonu makber olan ruhumu
yeis kırar, menzili sen olan kolumu
dalganın son demi sarıldı
bir buse kondurdu sahildeki taşa
dökülürken tuzlu sular taşın gözlerinden
içerlemişti
ama dalganın umrunda mıydı taş
getir kadehi ey sâkî uyuşsun zihnim
içmeyelim ama sarhoş olalım
kapatma kapıları buyursun yârim
ardında kadehleri kıralım
bir bomba sesiyle uyandı çocuk bu sabah
alışıyordu toz dumana gün doğarken
hayat ile ölüm arasındaki çizgiyi değil
ufuk çizgisini görmeliydi tan ağarırken
ilişmeyin insanlara,bırakın
buluşsun ak alınlar secde ile
ilişmeyin insanlara,bırakın
çarpışsın inci dişler dudaklar ile
yiğit Kürşad'ın kini ile
atam Mete'nin öğüdü ile
hânım Attila'nın gazabı ile
Türk derler soyuma,geldim
beyim Osman'ın rüyası ile
bir toz zerresi kadarken alemde
acziyetinin farkında, olmuyor insanoğlu
ağır ve heybetli, bazen de aniden ve sinsice
gelen ölümün hatırlattıkları ağır geliyor.
kayarken gecelerce yıldızlar semada
gözlerindir gördüğüm, gözlerimi her kapadığımda
keskin bir lotus yaprağı gibi bakıyor, derin hışımda
aşk şarkılarına anlam kazandıran sen, ruhumda
vurulurken aşkın kırbacı, bırakır yaralarımı kanda
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!