Gör Halepçe’de bir baba yatar,
Yanı başında kuzusu yatar,
Ey kör olası Saddam,
Bu savaş bizi neden yakar?
Müslüman müslümana neden kıyar?
Ah, o gözlerdeki ateş nedir?
O cilvedeki yakıcılık nedir?
Ben gözümü hep kaçırdım,
Ondaki bu güzellik nedir?
Kaltaban! Gebermeye de yakınsın,
leş olmayada.
Yılanın son çırpınışı,
eşeğin son anırışı.
Melun! Kokuşmaya da hazırsın,
birisi yüzüme kar topu attı,
buzlanmış olan kar yüzümü yaktı,
soğuktan gözümden yaş aktı,
aslında yaptığım hatanın bir cezasıydı.
Acı bir rüzgar esti balkonda otururken,
Yandı içim karanlıkta doğruları ararken,
Anne duyuyorsun ben gecelerce ağlarken,
Yardım etmiyorsun feryadımı duyarken!
Dostlar gülermiş gözümün içine bakarken,,
Sen bizim gönlümüzde birinci olacaktın amma,
okey masasında dördüncü olmayı seçtin.
Sen bizim soframızda gül şerbeti olacaktın amma,
meyhane sofrasında mey olmayı seçtin.
Eren Efendi, soğuk derler,
Yüzü asık, kibirli derler.
Canı tatlı, yorgun derler,
Bilmezler bunların sebebini.
Eren Efendi, ermiş derler,
Çekmeköy yolları dar,
Gelemem çok trafik var,
Alamaz beni koynuna,
Yarimin kolları dar.
Geçen sene olanlar,
Bu senem de yoklar,
Bakalım gelen senemde,
Azrail kimi yoklar?
Neredesiniz kızıl melunlar?
Ağaçlar altında uyuya mı kaldınız?
Neredesiniz ziyankar evlatlar?
Parklarda sarhoş mu kaldınız?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!