Yine hüznümü çağırıyor duyarsız akşamlar
Kimsesiz başıboş kalan bir tek ben miyim?
Gecenin ufkunda nurdan yıldızlar
Ben de bir gün kedersiz geceler miyim?
Karanlık mı çöktü aniden şehre
Yaklaştı yolun sonu
Bedenim yorgun düştü
İklimlere kuraklık
Kalbime çisil düştü
Yokluğunda yalnız mıyım
Varlığın kaynıyorken içimde
Güneşi görmeye görsün gölgem
Sen yansıtıyor benliğime
Sen yanımdayken coşkun sular,
Seller durulur önümde
Camdan bakan bir kuş kadar tutsak sensizken yüreğim..
İçeride bir mutluluk sofrası kurulu, görüyorum.
Ben de kendimce uzaktan
Garipçe camdan
Sıcaklığınıza bakıyorum..
Mutluluğun daim olsun diye
Candır, cana sarıldı
An oldu, canlar yandı
Nafile, sonu aynı..
Düştü dalından sararmış ömrüm
Üşüdü yüreğim, son sözüm kaldı
gece karardı birden
can yandı canan yandı
gönül geçti serden
dil yandı figan yandı
yalnızlığın dil-efgârı sardı
Eylülden geçtim;
Ekimdir hayat basamağı
Mevsim geçişi
Güz fırtınası
Eylül bilir veda vaktini
Eylüldendir, yaprak düşer ;
Bir başka sert eser rüzgar
Eylüldendir, düşen bilir..
Şiirlerimi hain satırlara döker oldum
Hain ellerimle
Geleceğim demir parmaklıklar içinde
Öfkeye mahpus yüreğim
Sanki yılların yorgunluğu üzerimde,
Ağlama sevdam..
Gözyaşını haketmiyor bu kent
Sana hasretlik bürüsün gönüler
Ağlama..
Seni anlamayanlara
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!