Davetkâr bir su sesi,
kaplar laciverti...
Hınzır mı hınzır bir fırtına,
körükle gider yangına...
Ve sıyrılır aşağılara doğru
Tam
kapatmak üzereyken kepenkleri
baktım bir müşteri...
Dedim
paydos vakti
görmüyor musun? ..
Biledik umutları
iki ucu keskin,
adımız gibi belledik tiradını
o son sahnenin...
Erişemeden menzile
menziline düşmek de vardı
Az koşmadım peşinden...
Az yitirmedim bulmuşken tam...
Her akşam desem yeri...
Gündüzleri de katabiliriz işin içine
epeyden beri gerçi...
Kadehler dile gelse de
Biri çıkageldi birgün...
Biri kucakladı hasretle...
Birinin başında kavak yelleri...
Birinin deli rüzgâr...
Bağımda gülüm eksik
dağımda yolum
göğümde güneş,
yüreğim ateş topu
vurdu vuralı deprem
durdu duralı saatler…
Işımak böyle bir şey işte
ısımak böyle bir şey
almak yani paçasını aşağıya
bi’ dünya mesafenin
işte böyle
bir şiir darbesiyle...
Lanetler değil
türküler okunsun
tetikler değil
halaylar çekilsin
dinsin artık gözyaşları insanımın
çıkmasın ayyuka
Bir yanda geçmişim
bir yanda geleceğim...
Cep delik cepken delik
öte yandan,
yürüyoruz avare adımlarla
Âşiyandan beri ta...
Ne gelmek bildin
ne “gel” demek
ne gülmek bildim
ne ölmek
kalmalara kaldı meydan
öte yanda...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!