Adım adım yok oluşa, beni çağırır mı ellerin? Karanlık sokaklarda, bir uçurumun yanıbaşında; beni çağırır mı ellerin. Sessizim. Mezârdaki ölülerden daha sessizim... Ama ya içimdeki bu fırtına... Ya yüreğimi ezen bunca cefâ...
Daha ne kadar taşırım bilmem, gözlerinsiz nefes almayı... Nefesin olmadan yaşamayı...
Yine bir uçurumun dibinde açtım gözümü. Yine en derin şarkılar bir bıçak gibi kesti yüzümü... Artık yazmayacağım ve artık okumayacaksın. Artık yüreğimde bahar, dudaklarımda öpüşünle kokmayacaksın... Artık Tanrı'ya açmayacağım ellerimi, bir kez düşüme girmen için. Biliyorum, gözlerinin pırıltısı değilim koyu kahverengi bakan... Bunları hiç duymayacağını, bilmeyeceğini, özlenmiyeceğimi...
«Bir nefes daha al,
Çocukluk, o derin ırmak çağrısı
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Devamını Oku
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman