Alnımdan okunan ömürümün al yazmasıydı
Ruhuna sahip olan şairi alev alev yakmasıydı
Bir aşk ki, sanki eski bir masaldı,
Her sözü bir yemin, her bakışı yalandı.
Bir aşk ki, hayali beni benden aldı,
Elleri yüreğimde sonsuza dek kaldı.
Bir aşk ki, adı yetim kalmış bir kelime,
Rabba, suallerim oldu yalnızlığı tadınca,
Bir ateş düştü bağrıma, sessizliği sarınca.
Bir yıldız kayar içimde, karanlığa batınca,
Duyulmak isterim, ıssız ve çaresiz kalınca.
Her sözüm bir yara gibi döner dudağımda,
Sevdikçe sararıverir kalbindeki sarmaşıklar,
Ufak tefek olsalar da bir hayli karmaşıklar.
Derbeder olmuş yürekler, ayrılığa alışıklar,
Erken çöken kış akşamında, nerede bu ışıklar.
Her yaprak dökülür, kırık bir feryat gibi,
İçimde bir çocuk yaşardı bir zamanlar,
Gökyüzüne dokunur, nurla oynar.
Servi dallarında gezdirirdi düşlerini,
Ellerinde serin bahar, gözlerinde şavk.
Bir yoldan yürürdü, taşlar dile gelirdi,
Yüreği, korkunun bile kaybolduğu derinlik…
Gözlerim can çekişiyor hülyasında, şaşkın.
Nabzımın attığı yerde, nereden bu serinlik?
Çöl sıcağında büsbütün gözü kör aşkın.
Kıpkırmızı çay bardakları,
İnce beliyle masada duruyor.
Belki beni de kandırıyordur o bardaklar,
Tıpkı sevinince terleyen parmaklar gibi.
Her dokunuşta bir yalan,
Her bakışta bir sır,
Senin her saç telinde bir sevdalının ahı var,
Bir yangın gibi saklı kalmış hüznü, adımlarında.
İstanbul sokaklarında baktığım her yerdesin,
Her köşebaşında bir hatıra, gözlerimde dalga dalga.
Dudağımda bir tebessümün günahı var,
Ne olurdu kalbin bende kalsa emanet,
Usandım artık bitsin gönlümdeki esaret.
Umut bağlama tahtına tacına gayret,
Dön riyakar özünden, kalma bu nihayet .
Bulutlar yalancı, yağmaz bize emanet,
Yağmura karışan kokun kayboldu,
İzlerin ıslak sokaklarda eriyor şimdi.
Hangi hayalperest dokundu yüreğine,
Hangi rüya seni benden alıp götürdü?
Sabahları benim için gülen gözlerin soldu,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!