Olan biten her vakte herseye her cesit her sartta hic bir sebebe bhaneye yahut gerekceye kacisi kurtulusu yok bagimlilikta mecburen, mahkum ve mahpusluga kosulsuz itaatkarlikla  mutlak fark yaratmak mi yoksa farkinda oldugu hayata kendi farkliligini ortaya koymak mi sorusu, tüm ihtiyatli yaklasimlarin kisi karakterine  inanilir gerceklikte güven veren ITIBARLILIGIYLA, her türlü ihtirasa kapilmis SEViYE FARKI konumu atmaya yenik yikik kusku kahir kisiliksizlik ve celiskiler yumaginda cöreklenip örülmeye verilecek cevabin aynisidir.
Cünkü bir  idda yahut idda sahibi insan bahis konusu diye dilde dolandirdigi ve pozda sekillendigi kilif kalip ve kostümlerden hayatta karsiligi olan degere esitlesip ödesmedikce cok yaygaralarin söylemleri eyylemleriyle ilgisi alakasi yoklardaki pis lümpenlikten öteye gecmeyen; akil fikir vicdan özgürlük sevgi saygi denge birikim deneyim özgüven  sorumluluk tutarlilik cesaret gibi tüm olmasi gerekenlerin insan harici her cöp ve  boya bulasigidir. Cünkü özdesmislik, celismezlik ve olamazlik ilkeselligi olan mantik arastirmasi irdelemesi sorgulamasi elemesi duymasi süzmesi kiyaslamasi ölcmesi tartmasi incelemesi  düsünmesi olmadikca, bilgeligi olgunlugu kararliligi tutarliligi olmayan karaktersizligin her haybiyeden gecinmede hirsi yarisi öfkesi nefreti siddeti tamahi zorbaligi hilesi yalani dolani yanlisi tahriki tenezülü bulunan ve her sallantida kalici haydutlugu tecavüzü yikintisi cöpü hasari tahribati yükü ve yikimi olan abuk subuk manyagidir insan.
Sorgulamadan irdelemeden aklin fikrin mantigin cesaretin özgürlügün ve vicdanin gibi gibi yol yordam kilavuzlugunda insan olabilmeyi her türlü kiyak kizaklarla ihmal edip kenara koyan reddetmelerle,gide vara HER YOL MÜBAHIN servet saltanat yahut ünvani iliskisi süslü fosssuruklu söhretine tav ve tamah olmussa insan, temeli tavani olmayan hadsiz hudutsuzlugun sonsuz bilinmeyenlerini mayalanmis raf düzeneginde kendine aidiyetini kökten ve tümüyle yitirmis marka makarasina gargaralik MAGAZiN MALI`dir artik. Istese bile  -kendinin de diri diri can vere vere ölümü gerceklesmis muazzam morgtan _ ordan  insanlik dünyasina inisi veya oldugundan baskalasmasi asla mümkün ve olasi degildir.
Susex gibi sayisiz kontluk satoluk baronluk krallik kralicelik makam ve mercisiyle ekmege suya muhtac aciya zulme terk dünyanin en yitik sefaletiyle pecelesip bogusan kiyi köselerinde bile ölümünü satarak karsiliginda her markadan raf mal ve malzemesi tüketildigi ve her kakla fikre vicdana niyete KÜRESEL KIYAMETiN Yapay Zeka caginda, genel anlamda tüm yeryüzü insanligini kosulsuz itaatle özel hesabin kulu kölesi ve her buyruga karsi koyamaz müsterisi gören titizlikle, MAYASINI ve MADDESiNi ASILAYIP   sorgusz sualsiz tanri yetkisiyle isletilen uzaktan kumandali aliskanlik bagimlisi algilarla tedavüle konan dünyada, islevini bundan taaa yüzyillar öncesi ( ulus devletleri günlügünden beri ) yozlasmis cürümüs kokusmus yikilmis degismis bozulmus batmis ve dönüsmüs olan bütün KRALiYET HANEDANLARI gibi Ingiliz`lerinki de coktan tarihin cöplügünde MORG müze mesaisiydi zati. Fakat burali hortlak fondan KRALLIGA BAGLI sömürgeleri ve bizzat kendi aclik yokluk zorluk darlikla ölüp bogusan insan kalabaligi milyarlarcasinin kani cani pahasindan gecinip beslenen bu yapi etrafi ve üstünde cöreklenmis vampir ve sülükler gürühu ölüsünü bile hatirlamayan KRALiYET HANEDANLIGI morgunu inatla özenle zorla  ve israrla dayatip diri tutarak hayatina hükmettiklerinin RÜYA ALEMLERINE tüm yozlasmis cürümüslerle kapali devresi örtülü ödenekli kudurup kaynayan fuhus fasarya furya allem kallem her pislikten moloz markalayan magazin narkoz uyusturucusunu ve carmih geren soygun sömürü susturucusunu  boyayip badana etmektedirler hala.
 
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...




Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta