Yeryüzünde toprağın, tükendiyse merhameti,
Allah indirir gökten, yağmur olarak rahmeti.
Babasız dünyaya gelmek muradın,
Meryem'in rahminde durmak gerektir.
Cenneti Ala'dan vazgeçmek için,
Havva'yı Adem'den sormak gerektir.
Denize düşünce balığa girip,
Sabırı Yunus'den dermek gerektir.
Yıllardan gün batımıdır artık.
Mevsimlerden ay kayboldu,
Günlerden yıldız.
Bir sen varsın içimde batmayan,
Kaybolmayan, eskimeyen…
Çatmış, çatmış dünyanın en gelişmiş olan yarısı Halep’e,
Kaşını! ...
Halep ağlıyor, savaşın çocuğu kolsuz/elsiz;
Dünyada el kalmamış, tükenmiş,
Savaşın bu çocuğunun silecek göz yaşını.
Heyyy! .....
Güneşin rengi yanar, kız altın saçlarında,
Tarlalar başak bağlar, senin parmaklarında.
Kırık tarafımdan alır aynalar beni,
Keskin kirpiklerle çizilir gözlerim.
İçimde akıp gidenken bir kara tren,
Alır, alır da yıldızlarla gök maviyi,
Beyaza biçer bu Şubat günü.
‘’İkindi Yazılarına düşen kelimelerdik,
Ve bir de Nedim Ali’ye dökülen,
Hür bir nehir gibi…
Andırından bulut, bulut,
Serinleterek göğü…
Kristalize olmuş yumruğuyla,
Daha dün demiştim
Buruşmuş
pörsümüş bir gazete kağıdına sarsam
başka bir şey bulamadım ey güzün
seni saklasam
Filistin:
Anne rahminde yoğrulan toprak,
Anne yüreğinden beslenen coğrafya,
Bu kadar gürültünün içinde,
Tarihe düşen kimsesiz, öksüz yaprak,
Dağılıyor dünyaya yetim çocuklarıyla…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!