atmasın kimse kimseye çamur
çünkü izi kalır.
bir çin öyküsündeydi sanırım
baba oğul söyleşir
baba bilge mi bilge
oğluna verir bir tahta, der
dört bir yandan geldiler
doldu, dört bir yan
doldu, her yan
hepsi bir ağızdan
hepsi bir ağız gibi
Güneşe yakın dağlarımdan
Sana sıcak sıcak karlar getireceğim
Tezek sobalarının ısıtamadığı
yüreğindeki sıcak sevgiyle
Özlediğin kardan adam benim
İstediğin bensem ne kaldın uzak?
Gelirdim dört yanım kurulsa tuzak
Bizi soktuğun şu hale dön bak
Eskilerden kalmış ören gibiyiz.
Geçen her gün aldı biraz ömürden
Bak meraklandım iyice?
Resimlerde kurguladığın dünya
Ne kadarı çelişiyor yaşadığınla…
Hangisi yaşanılası dünya?
Bile bilir misin sahi
Bu gün gam yüklüyüm gene
İstanbulda öyle
Ne bir haber var senden
Ne bir ümit içimde...
Ben özlemini yaşarken
İstanbul
Her defasında
Olur olmaz yerde çıkıyor karşıma
Son defasında
Bir sergide karşılaşmıştık
Nü bir tablodan arsızca bakıyordu
Sessizliğini bürünmüş gibi
Caddeler sokaklar ölümün
isatnbul suskun,
İstanbullu tutuklu bugün.
Yurdun esenliği ve güvenliği için
Van'dan gelen feryada büyütsün öfkesini
Gördüğü haksızlığa yükseltsinler sesini
Koysun taşın altına halk için ellerini
Yurt için yurttaş için bir ses versin şairler.......
..........Sevgili Babam Köy Enstitülü öğretmen Yaşar Yaltı'nın anısına...
Çalışkandı benim babam
İş yapmayı ondan öğrendim ben.
Toprağın tava gelmesini
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!