Dolaştım yıllardır surda bumda,
Ucuz otellerde kaldım.
İğne iplik taşıdım yanımda,
bir düzen tutturamadım.
Sonbahar-ki acının değişmez dipnotudur-
Sesinin solgun göğünde
Küçük bir yıldızla bir harfi tutuşturur.
Savrulur her yana kavruk kelimelerle,
Yüreğini acıyla buruşturur.
Bakışının pasıyla zırhlanan dünya,
Anılar geliyor bazen ister istemez akla;
Burnumdadır kokusu cumbalı evimizin
Taş sektiriyorduk büyük bir mutlulukla
Çalkantısız yüzünde dupduru bir denizin.
Metal paralar sektiren biri vardı aramızda;
Bir testere ağzı olurdu onu görünce sular.
İki türlü acı var, biri güncelden doğar
Acıdır günbegün kararan gazete haberleri;
İnsanı çözümsüzlüğün acziyle boğar.
İçine kanatır sessizce umurlu yürekleri.
Bu acı her zaman umut taşır yedeğinde.
Tutunur var gücüyle zamanın akışına.
İşte yine kapıldım
O can sıkıntısına;
İçimde bir tozlu
Sarnıç boşluğu,
Gitmekle kalmak
Arasında karasız
Sevdaydı bulduğum sende,
Sende buldum senden geçtim.
Terk ettim sanma sakın;
Yeni bir hızla bilendim,
Çağıldayan özgür sesinde.
1.
yıldızlı bir gece, ay da vardı;
sen gülümseyince,
yüreğimde bir balık oynadı.
2.
Eskimiş bir konsolun
Çatlak aynasında durmadan,
Bir buluttur mehtabı inatla kovalayan.
Bir hüznü yansıtan alnının ortasında,
Yüzün müdür acaba yolumu dolaştıran?
Acının bu solgun haritasında,
Kendini yollara vurdun, değişen çevreye kandın bir zaman
İçinde dönen başıbozuk sıkıntı, geçer sandın bir zaman
Donmuş kentlerden geldin, sen bu kavruk yangın yerlerine
Ürperen yalnız yüreğini, kızgın gurbete bandın bir zaman
1.
İnsan dediğin saçaktaki
Güvercinin farkında olacak
Ve bir çiçek açacak kendince.
Bu aşk var ya bu aşk;
Kanadı Kırık Bir Akşam
https://youtu.be/F4AbYPODiDM
ben lise yıllarında (bingöl) hocamız olduğu için yakinen tanırım,gerek edebi gücü gerek çizimleri ve insani yapısıyla tam bir örnek insandı,20 yıldır yokluğunun acısını çekiyoruz,ALTIOK,kelimelerle ifade edilebilir bir kişi değildi,
anısının önünde saygıyla eğiliyor,ailesine ve sevenlerine ...
Tanımakta çok geç kalmışım ama sevmek için hala vakit var!