İstanbul ne kadar saklı, bu ülkenin hangi gökyüzündedir aydınlık
ya senin yangın kızılı ürkek bakışlarındaki,
o çok daha farklı bir ışık …
sarı Cavit ’i ben tanırım, sana anlatmadım ki, nereden bileceksin
okunmamış yüzlercesi arasında, sadece bir tanesi ona aittir defterlerimin
bab-ı ali yokuşunu en hızlı çıkan adam ve kulağı da delik öylesine
Sensin bu gönlümün yönü mekanı
Bende ar olmazdı sen olmasaydın
Ak nergizler sana aksın dağlarda
Balda sır olmazdı sen olmasaydın
Dağlardaki güneş doğmaz aleme
Devamını Oku
Bende ar olmazdı sen olmasaydın
Ak nergizler sana aksın dağlarda
Balda sır olmazdı sen olmasaydın
Dağlardaki güneş doğmaz aleme
Güzel yurdumuzun (maalesef) değişmez kaderini hep eller yazıyor, bizler okuyoruz.Ama burası zor bir coğrafya sevgili Çeştepe, ayrıca
düşman kavi, talih zebun.Buna rağmen siz yine de
dert etmeyin; tüm teröristler yakalandı,içeri tıkıldı
nasıl olsa.Kısa zamanda herşey düzelecek.Enaz
maaş 2000 ytl.ye yükselecek, birkaç ay içinde
işsizlik sona erecek,ihracatta öyle bir patlama olacak ki;devlet dolan kasasına dövizleri koyacak yer bulamıyacak, dışarıya, İMF ye bir lira borcumuz kalmıyacağı gibi, bizden borç para talep edecekler,
herkes kendisinin TOKİ si olacak, piyasada bollaşan evlere kiracı aranır hale gelecek,hastane,
eczane, trafik,rüşvet,kayırmacılık,arka bakçe,ön
bahçe meseleleri dert kapısı olmaktan çıkacak,
zenginler vergilerini verecek,sigortalar ödenecek,yol
kazaları,trafik keşmekeşi tarih olacak.vs! vs! vs!..
Ama asla unutulmamalı ki dostum; bazan kara,
bazan kızıl yangınların uğursuz dilleri,en yakın sınırlarımızda olduğu gibi içimizde de yakıcı,yıkıcı
alevlerini üstümüze püskürtmek üzere hep hazır bekliyecekler.Ne yazık ki coğrafyamızın kaderi bu.
Güzel şiiriniz bana bunları da çağrıştırdı.
Gözlerinizden öpüyorum.
Enver Özçağlayan
Okudum..bir kere daha...bir kere daha....düşündürdü beni. Bir tarih sessizce geçmeye çalışırken gözlerimin önünden haykırışları susturulamadın...Ben sustum....Kutluyorum sevgili şair..)
Yaratıcı... o güzel yüreğiniz, beyniniz birde usta kaleminiz dert görmesin..
kutlarım
……………işte bundandır çile doldurmam doğmadan çiçeksiz duvarlar arasında
benzeri suçlara fail olup hükümler giyişim de, hep sürecektir tarihler boyunca
başka türlü okunmuyor kitaplar, bu topraklarda yazılınca……...........................
Bu topraklar hep bir şeylere gebe..
ipler hep birilerinin ellerin de ..
uzunluğu kısalığı yönetim de...
izleyiciler sürekli değişmekte...
değişmeyeni ipleri tutturulan ellerle..!
kutluyorum sn Çeştepe.............
Derin,cesur ve onurlu bir şiir..süper...
Evet üstad ,harika dokunmuşsun bir dokunuşta,
bizim istediğimiz gibi size yakışan diyenler
çoğunlukta bu topraklarda sevgi ve saygılarımla
mustafa nuri inanç-sufist_05
……………işte bundandır çile doldurmam doğmadan çiçeksiz duvarlar arasında
benzeri suçlara fail olup hükümler giyişim de, hep sürecektir tarihler boyunca
başka türlü okunmuyor kitaplar, bu topraklarda yazılınca……
Yazsak bir türlü, yazmasak olmaz......Korkarım gün gelir okunacak kitap bile basılmazzz. Sağolun .
tarihi bir çalışma olmuş.değerli çalışmalarınız daim olsun üsdat.
Cevat ÇEŞTEPE,bu şiiriyle geçmişe dönük bir yolculuk yapıyor.
Sözü daha doğru söylemek gerekirse yakın plana alıyor geçmişi.
İnsan belleğinin en önemli özelliklerinden biridir bu eylemlilik durumu.
Şiirde geçmişimize değgin İstanbul merkezli ama ülke boyutlu üç çok önemli olay -ki üçü de birer baskındır- 1899 Osmanlı Bakası Baskını,1913 Bab-ı Ali Baskını ve 1945 Tan Matbaası Baskını bir teknik kurgulanışla şiirde mercek altına alınıyor.
Anılan konular şimdi tarih sayflarında yerini almıştır.Konuyla ilintili yüzlerce kitap,yazılmış,makaleler yazılmıştır.
Yazılanlarda yer yer tarihle hesaplaşmalar yapılmakla kalınmamış eylemlerin erek ve vargıları da çeşitli şekillerde değerlendirilmiştir.
Bu üç olayda da eylemleri tetikleyen arzular ve karakterlerin siyasal duruşlarında son tahlilde örtüşen yanların çokluğu gözlerden kaçmamaktadır.
Baskınlara karşı direnişin veya güç kullanımının temelinde de günümüzle temellendirilebilecek ''varoluş'' mantığının ortadan kaldırılmasına karşı duruş söz konusudur.Bu direnç ,olayların başladığı kilit yerlerdeki tarihsel arka planların içine dahil olanların günümüze devrettikleri bir bilinç çekirdeğidir.
Beklemenin,duraksamanın anlık olması durumunda sonuçlarının bugünleri yaratmayı ortadan kaldıran eylemler olması da çok önemlidir.
Sayın ÇEŞTEPE,bu çalışmasında olmak/olmamak ikilemini kıran ortak aksiyonları lirik bir anlatıyla sunarken yakın tarihimizin şekillenmesinde ve yeni döneme açılımında bir göç öyküsünü de reklemiştir,diyebiliriz.Olayların,kişilerin,dış ve iç bağlantılarının o günlere değgin konjonktürel durumların karmaşık yapıları bireysel kimlikleri öteleyerek ulusallaşma sürecine de etkiler yapmıştır.
Sembolik gibi görülen ve algılanan bu gerçekler tamamen organize bir sürecin evrelerinden başka bir şey değildir.
Zaten şiirin genel izleğine bakıldığı takdirde Sirkeci-Meserret Oteli'nin mekez olarak kabul edilmesi 'mekan' açısından olayları sentezlemektedir.
Üç olayda da değişim dönüşüm uğraşlarını hesapsızca sahneye koymak iseyenlerin emellerine ulaşmak için tasarladıkları sinsi planların ,büyük öfke ve hırsa sahip oluşlarının ,içlerinde barındırdıkları kötücül düşüncelerin başka şekilde oynamalarını gerekli kılmıyordu.
O dönemlerin bütün fonksiyonerleri,kazazedeleri şimdi bilinen adları bir tarafa bırakırsak ötekilerle birlikte yaşamda değillerdir.
Dönemlerin tarihsel koşulları ve toplumsal psikolojileri geleceğin şekillenmesinde de daima ansınacak olgulardır.
Tek bir hamleyle derinlemesine iz bırakarak bir krizi gündemleyenler ;ilginç insanlar,askerler,asker kaçakları,sözde aydınlar,dönekler,işbirlikçiler açtıkları tehlikeyle bir saplantının tutuklu ve tutkulu esirleri olmayı peşinen kabul etmişlerdi.
Ulusların yazgısına belli şekilde yön değişikliği vermek isteyenlerin ,yaşam koşullarını değiştirme öngörülü çıkışlarını ,kendilerini 'hiçleştirmiş olarak'' anılmalarını,hırslarına kurban gitmelerini ve bu uğurda sürüklendikleri akibeti şiirin soluk alıp vermesinde bulmak olasıdır.
Dostum ÇEŞTEPE'nin gerçek yaşamların maslalsı taraflarını bütünleştirerek şiir olarak bir metin boyutunda lanse etmesindeki bu yetkin uğraşını ve tarihe tanıklık edenleri de örneklemesini çok ama çok önemli bulduğumu belirtmek istiyorum.
Bir belgesel nitelikli ve ayrık 'temalı' şiiri bana okutma olanağı verdiği için Sayın ÇEŞTEPE'ye şükranlarımı sunuyorum.
Bu şiir ile ilgili 95 tane yorum bulunmakta