Yakışmış mı hiç sana, şu giydiğin kıyafet?
Bu mu sence tesettür, bu mu emr-i Kur’ani?
Dapdaracık kotunla, kime onca ziyafet?
Seni böyle görünce, ne düşünür bir zani?
O, yalnızca bir ilim;
Çatma lütfen kadere!
Zulüm etmez o, Alim;
Düşme boşa kedere!
Kader; derin bir dere;
Sana sevme diyen yok ta;
Meşru tarzda sev diyoruz!
İstemezsen yitmek çokta;
Olma nefse tav diyoruz!
Dört göz ile bekledik
Günü güne ekledik
Dokuz ayın sonunda;
“Hele şükür be” dedik.
Ve nihayet geldi o
Nerden girdin içime?
Ene misin kene mi?
Sorsam acep ben kime;
Var mı şunun bir em’i?
Atıp gönlü dalal’e;
Dünya vatan değil de, sürgün yeri be canım
Böyle diyor son kitap, tamdır şuna imanım!
Bura sınav yeridir, değildir kalma yeri;
Bekler beni uhrada, Cennet adlı vatanım!
Vatan, vatan diyerek, hiç dellenme boşuna;
Dünya yurdun olamaz, senin yurdun uzakta!
Zemin sınav yeridir, devam eyle koşuna;
O, yurdu istiyorsan; olsun gönlün sırf Hak’ta!
Af dilemek ar değil, son saate girmeden;
Zira onun rahmeti, sandığından daha çok!
Tövbe için zaman var, Azrail’i görmeden;
Sekerata girersen, feryadına çare yok!
Bir kısacık ömürde, gerçek olmaz her düş’ün!
Ölüm başa gelmeden derhal uyan şu gaftan!
Hiç değer mi yormaya, böyle rüya bir düşün!
Bir serabın uğruna, uzak kalma sen Hak’tan!
Çok zalimdir çok cahil, gerçekten de şu beşer
Hiç durmadan dünyada, yapar zulüm işler şer
Yetsin artık garazlar, sona ersin şu kinler;
Bundan böyle pür şere, iyi bir tövbe düşer!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!