Şimdi...
Tamda şimdi karşımdasın,
Ellerin bana inat saçlarını okşuyor,
Saçların beni tel tel aldatıyor.
Son sigaramı yakıyorum gözlerine,
Gözlerin sadece beni görmüyor.
Ah be kardeşim!
Neydi o gözleri,
Gündüzümü çökertti başıma.
Hele kokusu,
Biraz küstüm çiçeği,
Birazda nilüfer gibi.
Hava soğuktu bugün üşümedim,
Kalında giyinmemiştim halbuki.
Cebimde iki kuruş para vardı,
Sakladım, simitte yemedim.
Yaşlı bir amcaya yer verdim,
Bayada yorulmuştum halbuki.
Bu gün, çocukluğum kokar sokağım,
Bir köşede eriterek dondurma yerim,
Diğer köşede hep çaldırdığım bilyelerim.
Safmıydım bilmem ama,
Aşkı ışıklı ayakkabıma benzetirdim.
Yansın diye koşturur,
Birgün sevgilim...
Birgün, kör bir kurşun delerse bedenimi,
Akarsa kanım tenimden oluk oluk,
Bırak boyansın kaldırımlar kızıla.
İhtiyacı olursa kana bu bedenin,
Alma insan oğlundan bir damla kan.
Bol yıldızlı bir gecede,
Masada bir kaç kadeh rakıya,
Anlattık derdimizi.
Ama sormadık ona derdini,
Acaba o istermiydi suya karışmayı,
Severmiydi acaba parlak beyaz rengi.
Öyle bir mahlûklarız ki.
Şu cihanda eşi benzerimiz,
Az bişey eşdeğerimiz yok.
Lakin...
Nede yaşıyoruz be dostum.
Kimimiz servetiyle yaşıyor,
Yoluna güller serdiğimiz kaderimiz,
Yolumuza dikenler saçtı.
Şu hayatta herkesi yaşattıda,
Bir bize mezar açtı.
Dar bir mezarın içindeyiz,
Artık hissizleştiğinde anlayacaksın,
Büyümek nede insafsızmış...
Sultan olsanda yıkılırsın,
Yetim olsanda.
Acımıyorlar kimseye azizim,
Çok zaman geçti.
Sana ilk yazdığım şiirden sonra,
Emanetinmiş gibi hala sana yazıyorum.
İlk şiirimden bu yana çok zaman geçti.
Sen belki artık yağmurları çok sevdin,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!