Bir uykusuzluk sardı bedenimi
Akşamdan kalmayım, üstüm açık
Gözlerimde fırtınalar, özerklik isteği
Kaşlarım oynuyor, uyumanın özlemi...
Bugün de nefesim yorgun
uyumadan evvel yazacaklarım var
bacaklarımda ağrılar ve akşamüstü uykusu
yorgun sabah kahvaltısında kan içmişim
rüyamda kayıp kervanlara rehber idim.
sabah saat onbirde
uzak masallarda serili düşler
alışılmış hasretlerin koynunda, yeni dünya
uykusuz diyarlarda, salınan martılar,
aç gezmekte, deryalar boyunca…
denizler dalgasız, hayaller esir
dudaklarının kenarında unuttuğun
bir melodi kulağıma çalınan
ritmi senin sesine çalan...
ben sana yürümüyor, koşuyorum;
koşmak ne denli yetiştirebilirse beni sana...
yağmurdan sonra doğan güneşin beni büyüleyen
çağıran sözünde sonbaharı yaprak dökerken
gökkuşağının ardına ulaşmayı gaye edinmiş çocuklar
misali,
sözünde özünü saklarcasına duraksız cümleler...
yanılsama
bunca zaman inandıklarım
masum yanlış anlaşılmalarım
cennete uzanan merdivenlerde
soluksuz haykırışlarım.
yazgımın en güzel detayı
sana borçluyum varlığımı
son nefesim ve son dansım
ne yazık ki kaygılıyım
kanatlarım ürkek açılır
gözlerimse buruk
İstanbul’u ben kuracak olsaydım,
Kız Kulesi’ni göz yuvarlarına dikerdim.
Çünkü yeşil gözlerinden
Bir orman filizlenirdi,
Denizin ortasında...
ey cananım
gönlünü ala boyayayım şaraptan güzel
ver ellerini tutayım dokunmak ömre bedel
yıllar senle geçer oldu, günler seher
gece ay seni gözlerken, bizi izler keder...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!