burası dalkavuklar diyarı
hak hukuk bilmez fertleri
burjuvalar soyarken ülkeyi
izleriz uzaktan kaybedişi
kürsülerde katiller
göğün mavisine sakladığım sol yanım
yeşile çalar odamın sana bakan penceresi
senle doludur sabah, güneş doğduğunda
yıldızlarla serilidir gök, güneş battığında
takvimine giren birkaç yeni sayı
Duyguların doğası hep bekletir mi
Beklemeyi gaye mi edinir bu şeyler,
Bilinmezi mi arzular, arzuyu mu bilinmez kılar...
Duygular, düşler ve insanlar
Hepsi özünde karmaşık
seni özlemek
zorunlu sürgünlere
yollanmak gibi
devrimlerin en büyüğü
sana kavuşmak
en zoru
eli belinde, boylu boyunca beyazlar
ufak bir gülümseme, yerleşmiş yüzüne rüyalar
gözünde saklı bir merhabayla ezgileri selamlar
bu dünya olmuş riyakâr
ve peşinde sürüklediği günahlar
vakit dar çözülmeyen düğüm bu yüzünde çağlayan,
sözlerin çağırıyor baharı eylül misali
yapraklar dökülüyor ağaçların üstünden
rüzgarlar esmiyor korkmaktan,
tüm gürlüğüyle düşleri süpürüyor...
gözlerim arıyor gelecekte bir umut
varsın olsun sana uzanan yol feza
fezayı da delerim sonu sana çıkacaksa
eğilecekse yürürken başım
dik duramam
satırların hecesi eksikse, kırıktır kalem
Gece sonu değişirim
Bir ben, bir o, bir hiç
Bir yalnızlık, bir boş verilmişlik
Kaplar sisler geceyi, bulutları gizler
Gizli söylemler yankılanır sokaklarda
sızılı meltemler boyu ürkek bakışlar
iyi adamlar, korkak akşamlara rastlar
güzel bir akşam üstüne, toplar patlar
nice bilinmezli denklemler kursağımda soluklanırlar.
yine uykudan kaçak şair suretinde
sana rağmen sana istinaden
kayıp hecelerin sarhoş dünyalarında
amansızca
gülümsüyorum
dünyalar üstüme gelse de
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!