Eğitimimi İzmir'de gördüm. Karşılaştırmalı Edebiyat bölümünde bir sene okuduktan sonra sanatçı olmak adına okulu bırakıp kendimi üretmeye adadım.
Pejmürde insanların kirlenmiş değerleriyle,
Büyüdüm bu çemberin içinde sessizce
Sahip oldukları duygular çölünün
Kumlarını yuttum sessizce
Sonradan anladım ki, onların sevgi dedikleri
Pamuk mavisi gökyüzünün sonsuz serabında
Gönlün yaşanmışlıkları kendini salıveriyor ışıltıya
Azgınca köpüren denizin bulut beyazı köpüklerinin sesi
Tuzlu bir yosun kokusunun bıraktığı tadın temennisi
Upuzun bir sahilde şerit şerit balıkçılar ve ayyaşlar
Kararan odamın köşesinde büzülerek kendimi arıyorum
Kederin ve pişmanlığın dipsiz çukurlarının yankısında
Paylaştığımız kalplerimiz ağzımızdan dökülen kelimelerle
Kazananı baştan belli bir oyuna dönüşürse sevgilim
Bu hayatı bana acı çektiren varlıkların kölesi olarak yaşarım
Kızıllığın yorgunluğunda güne veda eden güneş
Kendimizden geçerek söylediğimiz şarkılar ve dostlarım
Köpüklü biralaramızın altında toprağa vuran topuklar
Memnuniyet ve tasasızlıkla dans eden ruhumuzun esintisi
Düşlerimin sisi arasından bana sırıtan arzularımın
Dilsiz haykırışlar,
Ufacık evlerin tepesinde,
Hülyalı yankılanırken,
Kulaklarımız tıkanmış sanki kara büyüyle
Kapılardan çıkıp gidiyoruz hayallerimize
Geri dönüş yolunda gölgeler peşimizde
Her zaman yanında olurum demişti sıcak dudakları kulağını öperken
Sahile vuran bir dalga gibiydi, berrak akan duyguları
Sevdiği insanla birlikte paylaştığını düşündü yürüdükleri kumları
Bir düştü onu öpmek, ortak görüldüğünü sandığı
Sakladığı bir adam vardı içinde konaklayan, duyguları pasla
Toprak yolda, uçuşan sıcak tozlar, yüzü kir içinde,
Zorlukla satmaya çalıştığı küreklerle dolu tahta arabasıyla
Kırmızı peştemalli yaşlı kambur adam!
Göster bana döndüğün yolların gizli öğretisini
Çünkü geçen günlerin hayaleti,
Mühürlenmiş geniş kapıların mahzeninde
Kandilimin titrek ışığı, gölgemin izinde
Duvarlar ardındaki kirli seslerin esiri ellerim,
Umut edercesine mühürlemekte
Karanlığa emel vermek isteyen öfkeli ruhların,
Sıcak bir gece yarısı sürüyordu arabasını
Issız otobanın çorak kırları eşliğinde
Yan koltukta büyük şişe bir votka
Soluk Ayın ışıltısının izini sürüyor
Kaybettiklerini düşünüyordu sürekli
Sahip olamadığı yaşamı, onu o yapanı
Ketum odamın içinde, çözünen duvarın köşesinde
Kazıyorum bir çatlağı tırnağımla, tasarımım haricinde
Anıların ateşlediği perdede oynayan yitmiş duygularımın acısı
Başka bir zamanın yolcusu mühim simalar gösteriyor bana
Çökmüş bedenim ve zayıf kemiklerimle kıvrıldığım çürük köşemde
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!