Kuytu ormanların içinde yolculuk eden üç adam tanıdım
Asırlık ağaçların çürümüş yapraklarının altında dolaşan
Yılanların ve fırtınanın girmeye korktuğu haritaları aldım
Eskimiş yüzeylerindeki kırışıklıklardan bana göz kırpan
Arayışlarımın karanlığında, gözlerimin ucundan sıyrıldı biri
Çamura bulanmış yeşil otların arasından fısıldıyor ellerime
Ağaçlar sinirleniyor, güneş yakıcı kahkahalar atıyor üzerimize
Kimseler görmemeli ne yaptığımı, bu ketum ormanın içinde
Üstlenemediğim ızdırabın çocuğu, seni yaratıyorum aceleyle
Şimdi şimşekler çakıyor öğle sonrası ışıldayan ormanın üstünde
Zihnimin sinsice beslediği hastalık tohumları
Beynimin pembemsi kıvrımlarında gezinen siyahın tonları
Akşamüzeri masamda bulduğum esrarengiz mektubun
İçinden dökülen kelimelerin amansız yardımı
Zamanımın akıntısının sonlandığı, bu ana yığılıyor
Sahte gülüşlerin korosunda dans edenler,
Kimliği belirsiz benliklerini perdelerle örterler
Salonun parıltılı avizelerinin üstüne,
Çaldıkları yapay inançların yansımaları düşerken
Öldürdüğünüz çocuğun cesedi anılarınızda,
Kirli bir bakışın imasında eriyen inançların
Yarattığı gediğin karanlık tasaları
Tepemin tasını attıran zehirli düşüncelerin
Haddini bilmez tavırları
Uzun koridorların takırtılı sallantısı eşliğinde
Karanlık çöküyor, aydınlık sönüyor
Yıldızların ezgisi sürüncemede
Ormanlarda yitiyorum
Ormanlar nerede
Sırlarla dolu rüzgârlar esti ketum ağaçların içinde
İstasyonun cilalı mermerlerinin üstünde şakıyordu ayakkabısı
Bir ayağı arkadan topallayarak yalpalayan bedenini takipte
Bu son seferiydi, ne olursa olsun yakalamalıydı trenini
Güneş doğurgan renklerle boyanmış kızıl gökyüzünde batarken
Ceketinin içinde ufak biletini çıkardı, kan lekeli
Kaybolmuşların acı çektiği bir diyarda
Gözlerin önünde buharlaşır şimdinin nefesi
Zihnin duvarlarının inleyen sesleri
Açılan kapıların ardındaki kâinatlarınızı
Gölgelerken bir bir, ürettiği zehrin renklerinde
Issız çöllerde doğmaya korktuğu güneşin
Kanlı ayaklar sıcak kumların üstünde tepişir
Bildiririm size, ödenir feci görüntünün bedeli peşin
O halde görüp görmemek elinizde, siz seçin
Duyduğunuz serzenişli böğürtünün sahipleridir
Akşamüstünün kızıl Güneş'i hazırlanırken batmaya
Dolanıyorum yine elimde bir şişe şarapla
Belki gece gezerim o bardan şu bara
Hayatımın tatile çıktığı bu haftalarda
Bir başkası olsam bir günlüğüne
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!