Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak
Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak
Sular sarardı yüzün perde perde solmakta
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
:)) yüce alim cihat edendi
bak sana bir sır vereyim:)
atım maddenin en küçük yapı taşı değil artık… atom altı parçacıklar da var:) bir şeyi de tam araştırsan googledan:)
İŞTE ONLARA MELEKÜL DENİR BAY ÇOK BİLMİŞ. BİRAZ ÖNCE ANLATTIK AMA ANLAYACAK KAFA YOK Kİ BAYIMDA.
ALİMLERİN BAŞLARINDA BOYNUZ ARKALARINDA KUYRUKLARI OLMAY BAYIM. ALİMLER AKTARDIKLARI İLMİ GERÇEKLERDEN BİLİNİRLER AMA SENDE ALİMLE CAHİL AYIRACAK BİR MİHENK YOK Kİ KADİR. YANİ BU İŞLERİ DEĞERLENDİRMEYE ALMAK SENİN GİBİ ZIR CAHİLLERİN İŞİ DEĞİL KOÇUM!
google baba sağolsun:))
madem böyledir şu atom alemi nedir yavru kurt:)))
ONU SÖYLEYEN YA BİZZAT KENDİNSİNDİR YA DA SENİN GİBİ ECHELLERİN OLUŞTURDUĞU GÜRUHUN BİR FERDİDİR BAYIM.
:)) yüce alim cihat edendi
yok benim ki kendi çapımda süt oğlan…tüm hakikatleri bilmiyorum senin iddia ettiğin gibi:) kendi çapımızda kul olmaya gayretimiz.
haşa senin gibi bir alim gibi olunabilir mi? 300 sene de bir çıkar senin gibi alim… şansımıza antolojiye düşüp günün şiiri altında aydınlatıyorsun bu karanlık ruhlarımızı:))))))
İLMİ SALVOLARIMDAN BUNALINCA ŞİMDİ DE BAŞKA DALA MI ATLADIN KADİR?
SEN ALİMLE CAHİLİ, ARİFLE SENİN GİBİ ŞATLATANLARI AYIRACAK BİR KISTASA SAHİP DEĞİLSİN! YANİ BU MEVZULAR SENİ ÇOK AŞAR BAYIM!
O ZAMAN ÇAIP KADAR KONUŞ KADİR! HADDİNİ BİLMEK VARKEN NİYE ZIRVALAYIP DURUYORSUN Kİ?
ATOM, MADDENİN EN KÜÇÜK PARÇASINA DENİR.
1. MOLEKÜL, ELEMENTLERİ YA DA BİLEŞKLERİ OLUŞTURAN VE ONLARIN ÖZGÜL NİTELİKLERİNİ TAŞIYAN BİRİM,
2. (FİZİKSEL KİMYADA) BİR ATOMDA BULUNAN YA DA BİRKAÇ ATOMUN BİRLEŞMESİYLE OLUŞAN, BİRKAÇ ÇEKİRDEKLİ YA DA ELKTRONLU YAPIYA,
3. BİR BÜTÜNÜN EN KÜÇÜK PARÇASI, EN KÜÇÜK ÖĞESİNE DENİR BAY ŞEDDELİ CAHİL!
google baba sağolsun:))
madem böyledir şu atom alemi nedir yavru kurt:)))
bak sana bir sır vereyim:)
atım maddenin en küçük yapı taşı değil artık… atom altı parçacıklar da var:) bir şeyi de tam araştırsan googledan:)
bal yine said nursiden copy paste yaptın uyanık seni:)))
cidden cahilsin süt oğlanı:))) bak bana inanmıyorsan evdekilere sor:)
:))) yav tamam tebliğini yap da osmanlıca tekerlemeler sıralayarak alim gibi davranma:)))
geçen antolojiden bir beyefendi yazmış diyor ki…
kadir bey sizden önce bu cihatı bir halt sanırdık …yorumlarını sakin kafayla okuyunca aynı şeyleri kopyalayıp yapıştıran bir şarlatan olduğunu farkettim
:)))))
ONU SÖYLEYEN YA BİZZAT KENDİNSİNDİR YA DA SENİN GİBİ ECHELLERİN OLUŞTURDUĞU GÜRUHUN BİR FERDİDİR BAYIM.
ALİMLERİN BAŞLARINDA BOYNUZ ARKALARINDA KUYRUKLARI OLMAY BAYIM. ALİMLER AKTARDIKLARI İLMİ GERÇEKLERDEN BİLİNİRLER AMA SENDE ALİMLE CAHİL AYIRACAK BİR MİHENK YOK Kİ KADİR. YANİ BU İŞLERİ DEĞERLENDİRMEYE ALMAK SENİN GİBİ ZIR CAHİLLERİN İŞİ DEĞİL KOÇUM!
SANA KAÇ KERE DEDİK BAYIM, ALTININ KIYMETİNİ ANCAK SARRAFLAR, ELMASIN DEĞERİNİ DE ANCAK MÜCEVHERCİLER ANLAR DİYE. SENİN GİBİ HURDACILAR BÖYLE ŞEYLERDEN NE ANLAR Kİ KADİR?
Bu şiir ile ilgili 249 tane yorum bulunmakta