Mersin de bir akşamüstü,
Ferhangi şeylere takılıyorum.
Adam açmış ağzını,yummuş gözünü.
Ferhangi şeyler işte.
Bayılıyorum.
Sen ne yere bakan yürek yakansın.
Kalbimi dağlayıp,tuzu basansın.
Çıtı pıtı giyinip,caka satansın.
Pes sevgilim pes.
Bu aşkın hatrı,hiç yokmu söyle.
Oysa bir buse kadar sıcak,
Ve yıldızlar kadar derindi gözlerin.
Ömrüne ömrümü verdiğim kadın,
Şimdi nerdesin.
2010
Tarla takım parsel parsel satıldı.
Çanak çömlek birer birer atıldı.
Dut ağacı viran oldu yıkıldı.
Kalk da bir bak neler oldu,gör dedem.
Dal kırıldı,boran oldu kalk dedem.
Bir atım olsada binsem üstüne,
Ekrekten aşağı dört nala gitsem.
Kaçışsa hayvanlar,çocuklar önde,
Bükülmezden,yalıncaya bir el etsem.
Şikaftan dereden bir su içirip,
Yıllar sonra;
Geldim bak yine.
İçimdeki çocuğu getirdim sana.
Yollarında koştuğum,
Sularında yüzdüğüm,
Kaç ağaçtan kaç kez düştüğüm,
Tekbir-ine kul ol.
Kimine meşgaleyken.
Bana kıyam-dır aşk.
Kırk geceden kırk düşünce,
Kırat-ımda beyaz yele,
Fıtratıma ne bir gamze,
Son yılların en soğuk mevsiminin yaşandığı bu gün de,yine hırçın,yine azgın,yine direnmek istemiyordu fırtınaya Karadeniz.Mevsim en ağlamaklı anını yaşıyordu yine.Bulutlar simsiyah çöktü karadenizin uzerine.Şimşekler haykırdı içindeki öfkesini ve fırtına yavaş yavaş arttırıyordu hızını.Ağaçlar direnmeye çalışıyordu tüm gücüyle fırtınaya
Sonra yağmur gösterdi kendini……..
Gitmeliydi koca reis,yine gitmeliyim dedi Fatma anaya.Başını öne eğdi Fatma ana,gitti hazırladı koca reisin azığını.Gitme diyemedi,diyemezdi. Çocukları ağlamaklı baktı koca reisin gözlerine,sanki gitme baba der gibiydi.Koca reis kaçırmalıydı gözlerini çocuklarından.Bir baksa çocuklarının bakışlarına gidemeyecekti sanki,ama gitmeliydi yine.Aldı pılını pırtısını,giydi yağmurluğunu.Kapıya geldiğinde,yutkunarak hakkınızı helal edin diyebildi sadece.Ve gitti….
Koştu Fatma bacı pencereye,araladı perdeyi,koca reis yağmura,fırtınaya aldırmadan hızlı adımlarla uzaklaştı sokak lambasından.
Sonra kayboldu karanlıkta.Hey gidi koca reis,yine gösterdin reisliğini,gitmesen olmazmıydı,diye düşündü içinden Fatma ana.Sabahın ilk ışıkları vurmadan pencereye,daha çocuklar uyurken,kalktı pencerenin kenarındaki somyadan Fatma ana.Koştu iskeleye,yağmur hafif hafif çiseliyordu.Fırtına dinmişti.Derin bir ohh çekti beklemeye koyuldu koca reisini.Tüm mahalleli oradaydı,herkesin bir koca reisi vardı beklenecek.Çekildi bir köşeye,karadenizin sularında ışıklar gözükmeye başladı yavaş yavaş.İlk gelen cemalın takası idi.Sonra beyazyelken geldi iskeleye.Karadeniz4 de geldi,bekledi koca reisi Fatma ana,ama başka gelen yoktu,uzakta ışıkta yoktu.Sordu soruşturdu gelenlere,koca reisi gören yoktu o sabah.Yıkıldı yere kadın,baktı karadenize,aklına bir yıl önce gidip de gelemeyen kardesi geldi,açtı ellerini havaya.yalvardı Allaha,ama koca reis dönmedi son seferinden.Fatma bacının dilinden dökülmeye başlamıştı Karadeniz ağıtı.
Sen baba;
pısırık alemlerde,
Mis kokulu kadınlara düşkünsün.
Zehir zemberek sözlerde,
Bacak arası gönüllere düşkünsün.
Sen baba;
Gönlümün tahtında,taçsız dolaştım.
Sevdim,sevilmedim,hep yalnız kaldım.
Gülmedi hiç yüzüm,bu güne kadar.
Ey tanrım revamı,sana ne yaptım.
Geleceksen gel artık,bekletme gülüm
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!