Buradasınız öyleyse
Ne için geldiğinizi biliyorum fakat bir kürek ve bir kazma aldınız mı?
Her fani mezarının heykeltraşı olmaya tenezzül etmeli
Toprağa biraz sadakati varsa!
Çamurunuzu tadın!
Hadi izlerimi uydurun ayaklarınıza
Şimdi mezarıma konuk olacaksınız
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
'KABİR, YA CENNET BAHÇELERİNDEN BİR BAHÇE YA DA; CEHENNEM ÇUKURLARINDAN BİR ÇUKURDUR!'- Hadis-i Şerif meali-
'KABİR, EHL-İ İMAN İÇİN BU DÜNYADAN DAHA GÜZEL BİR ALEMİN KAPISIDIR!'-Bediüzzaman-
Sevgilerin sevgisi vardır. Bazan böyle özlenen bir mezar! Şiir yazarken ruhsal badensel toplumsal ve ekonomik değerlere değer verilmelidir. Hiç! bir okulun sınıfında ders verirken öğrenci
lrin ağzımdan solucan düşürdüğünü gördünüz mü? bu şiiri mni anlatır... Veya.... Sağlık bakanlığı ve milli eğitim bakanlığı hiç ilgilendi mi bu insanlarla. Şiirleri daha sdağlıklı yazalım. Yaşamadan kim ölmek ister ki kazma kürek hazırlatalım... Önce yaşatalım e mi !! Saygılarımla
Nazır Çiftçi Ankara 06.01.2011
meşkul ?
yeniden olurum diye avun...
Ölüm kartını çekmiş şair (faniler için)...
Tebriklerimle...
...rast ifşası değil suça çalan...bozguna uğramış her hücre bilir..kemirilen bedenin sobelendiğini..yüreğiyle yazan şairin kural kaygısının dışında ,iç didişmelerin kainata düşürdüğü o muhteşem ezgiyi yansıtabilmesi sezgisel bir şairliğin lütfundan olduğunu .bize göstermektedir. bu sezgisel alemenin sihirli değneğini elinde tutan yaratıcının ,derin ilminin gölgelerinden istifade etmek gibi bir durum..hasılı ölü gözlerimizle bakmak hayata...saygılar,sevgiler..
Bu arada 'Memonto Mori' demek, Latince de;' Öleceğini ve fani olduğunu hatırla' manalarına geldiğini hatırtlatmış olalım.
Beray-ı malumat, Hayırlı çalışmalar.
Yoksa gelmez ahirette
Bir araya iki yaka!
tarzında olacaktı. Düzeltir özür dilerim.
Herkese hayırlı yaşamlar ve hayırlı ölümler ve de hayırlı haşirler. Zira Hadis-i şerifte;' NASIL YAŞARSANIZ ÖYLE ÖLÜRSÜNÜZ, NASIL ÖLÜRSENİZ ÖYLE DİRİLİP, HAŞROLURSUNUZ!' denmektedir.
Memonto Mori(!)
Değil fikrin dinen ari!
Çok muğlaktır şu ifaden,
Anlamıyor Billah kari!
Memonto Mori(!)
Türkçe konuşsaydın bari!
Bahsettiğin sırf zahirdir,
Setretmişsin gibi har'ı!
Kabrin dışı değil mühim
Dışa çıkmaz zira ahım
İş sandığın gibi değil!
Orda çoğun hali vahim!
Yoldaş diyen gitsin Hakka!
Sakın gitmen bir nahak'a!
Yoksa gelmez ahirette,
Sonuza dek iki yaka!
Şair'e ve bütün gönül dostlarına hayırlı çalışmalar.
Hatırla öleceğini ey insanoğlu,
çalıp çırpmak,kesip biçmek kurtarmayacak seni!
Bu şiir ile ilgili 29 tane yorum bulunmakta