odamın, kendisiyle direnen lambasının gelgitleri içinde,
kahvem sehpanın kıyısında,
yarı düşecek bir yerde.
bence sen,
bu kahve kupasının içinde,
belki bu kupanın içindeki kahve
Muhtemelen biraz gittin.
Seninle geçen her an sensiz geçen tüm zamanlarımda anıya dönüştüğü bir
anda.
Acılarıma hakim olamam bilirsin.
Ben olmadan onların bana hakim olduğunuda.
Sen benim çalan telefonummuşsun en çok, şimdilerde cevapsız kalan
İncitmek bir kadını,
Saçından,
Topuğundan,
Aklından incitmek..
Bu senin harcın.
sizlere yalnızlıktan bahsetmek isterim.
bakınca çok kimsesi,
görünce yok kimsesi olan
yalnızlıktan.
sizde onun
çıplak omzuna
tane tane
öpücükler kondurdu,
yanağınızla sarıldınız.
ve yüzünü
Topuğundan burkuldu kadının ömrü.
Sustu adam derininden nefesiyle, içine kadının.
Toparladı kadın fütursuzca.
Önce saçını,
çizgisini aşmış ruj artığını silerek dudağının kıyısından.
Ritüelleşmiş bir kaç cümle içine kaçmak istedi adam.
Büyük bavullar kadınların erişemeyeceği raflara kaldırılmalı.
bürünülmesi gereken giysiler bulmalı ve,
muhafaza dahilinde olmalı garaj kapıları.
saat, cüzdan, ruj yanında vişne çürüğü ojeleri çekmeceye kilitlemeli.
gidilmez tabelası çakılmalı,
en başta dış kapının iç yüzüne.
bugün gözardı ettiklerimiz,
yarın gözümüzün altına yaş diye birikiyor.
bu günler böyle geçiyor.
böyle gidiyor.
herkes kendinin olanla dönüyordu kendine.
gezegene,
metropollere,
evime
ve bir kelimenin bile içine sığamayan ben,
başımı iki dizimin arasına alıp
Hiçbir hüzün böylesi uğramaz insana,
sesinin kulağımı ziyaret etmediği zamanlarda komalık hayaller
yokluyorken içimi, masanın üzerinde öyle duruyor izini taşıyan kırık,
kupa kenarları.
Henüz üşüyorum hala.
İzahsız acılara ikamet ediyorum.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!