bilmek ile anlamak arası,
dinlemek ile duymaktı.
konuşmak dudakla yapılan bir eylem,
bazen bir iç konuşması.
ki öyledir de.
Bölüştük kumu ve denizi.
deniz yürüdü kum kırılmaktan susamış,
kanamış bir mavi ten üzerine.
akıp yolunu çizmiş, izini ölmüş,
cildine isim yazılmış bir kumsal üzerine.
rengini bulamamış, bulanmış ve hatta burkulmuş bir mavi üzerine.
Tam onbir gecedir uyumuyordum.
bu da tam onbir gün boyunca aslında ölmüş olsaydım bedenimden çiçekler büyütmüş olmama denk demekti,
ruhum çoktan beridir uçmuştu oysa ki.
tam onbir gece olmuştu, uyumuyordum.
bir şeyler oluyor diyordum bir şeyler.
içime tek kişilik bir bank gömüyorlar, sen orada oturuyorsun ne kalkıyorsun, ne ayaklanıyorsun.
bir bedeni aldatmaya kuşanmak,
bir ruhu aldatmaya çözünmekten,
çok daha az ağrıya mensuptur,
lakin aptal bir kadının ağrısı
her zaman ilkine dahildir.
Tam yedi gecedir uyumuyordum,
bu da tam yedi gün boyunca deniz kıyılarında yaşamama denk demekti.
duvarlar yok gibi geliyor dünyanın bütün soğukları derimin aslında hemen altındaymış gibi esip geçiyordu.
ortalıktan kaybolmak çok rasyoneldir şimdi.
ve elbette büyük binaların önlerinden yürürken aklıma gelen hep iki şey olurdu, birisi mutlaka sana ait olan anılardı diğeri ise binaların eski arka bahçeleriydi.
arka bahçeler sevilirdi.
Neyi çok sevmişsem vişne çürüğüne boyadım onu, kalbim koca bir boya kutusu, sakar bir kadınım ama ellerim maharetli büyük bir fırçadır, o halde ellerim de vişne çürüğüdür. o halde o şarkı da..
o halde aslında babam..
saçlarım neden kıvırcık, parmak uçlarım hep üşüyor neden?
biliyor musun, sokağımın is kokusu içimi çok ısıtır, sakarlıktan parmak uçlarımı yakarım, ben çorba yapmayı çok severim aslında, parmak uçlarımı yaksam da.
biliyor musun ellerimle yıldızları boyamalıyım sokak lambalarının içine de sürmeliyim elbette vişne çürüğünü.
vişne çürüğü neredeyse ellerini orada buluyorum, filleri seviyorum.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!