evet biliyordu.
onunla uyuduğum hiçbir geceyi sabaha kurmadığımı.
geceyi güneşe bulaştıran,
bu legal döngüyü de sevmediğimi.
bilerek belki biraz dağıttığımı saçlarımı,
elleriyle toplamak için.
bir civanın hızla yere düşüp dağılış anı nasılsa, aklıma düşüp içimde dağılışında öyle. gidebildiğim, gideceğim her neresi varsa oralara benimle gelebileceğin hiç aklımdan geçmiyordu. aklımdan geçmediğin için geliyordun benimle. seni benimle dolaştıran, benimle otobüse bindiren çoğu kez bir iki durak kaçırıp yanlış durakta indiğim için gideceğim yere dakikalarca yürüten ve kitap okurken dizeleri seninle takip ettiğim hissine kapıldığım bir mevzunun varlığını duyuyorum. böylelikle anlıyorum ki aklım senin ayaklarının altında yalın ayak yürüdüğün safra yeşili kocaman bir çimen tarlası.
böylelikle anlıyorum neden var mavi gökyüzü kuşları.
Öncesi, ertesi eksik.
Sen bu yaşamın ter dökmemiş bir emeği gibi.
İçinden çıkılması güç kalabalıklarda bir başına.
Sen biraz,
bazen yok.
Uykum yok.
Tam onüç gece olmuştu uyumuyordum, bu da tam onüç gün boyunca yeryüzünün altından yürümüş olmama denk demekti.
Ve elbette bunlar içime geçmişti.
Çok sessiz durursam bir ağaçla kıyaslanabilirdim.
Tek tip kadın olup eğer aslında nefes alıyorsam o halde ölmüşümdür diyordum.
Ve hakikaten ölmüşümdür.
Fotoğrafın elimdeyse başka birşeye ilgim yok.
yitirilenler unutturmuyor.
içimde yangın oluşun,
burnumda tütüşünden miydi.
ya da,
burnumda tütüşün,
içimde yangın oluşundan mı.
tanrım beni öpüyor, beni öpüyor ve içimde koca bir fil dörtnala koşuyor, kelebekler ölümsüzleşiyor, felaket bir kışın ortasına güneş doğuyor, kimsenin farketmediği bir şey oluyor, tanrım beni öpüyor.
beni öpüyor, nerede ölecek olsam son dakika onu severek ölecekmişim gibi geliyor, merdivenleri koşarak çıkıyorum, hesaplarım karışıyor,sevmediğim hiçbir elbisem kalmıyor. sokağıma çığlıklar atarak giriyorum kadınlar balkonlara fırlıyor, tanrım beni öpüyor.
beni öpüyor, başımı gökyüzüne dikip bulutlara gülüyorum,bulutları seviyorum, kaptanlar evlerine kavuşuyor, çocuklar çok seviniyor.
durakları bir iki kaçırıyorum, ve irili ufaklı bir sürü bir şeylerin detaylarını da.
annem melek gibi bir kadın oluveriyor.
fena sakarlıklar yapıyorum, ama iyi tosluyorum.
Ağrı bedenimde,
ağrı bir yerde.
ağrı bedenimde değil
ağrı bende.
yeri boş kalan dokunuş değinimi,
benim ilk ruhumu teslim edişim,
seni görmeyle,
seni bilmeyle,
seni sevmeyle başladı.
melike çetinkayalı.
ağrın varsa sakınılmaz.
intihar edilesi bir ölümden sebep
ki ne intihar bir ölüm,
ne de ölüm yalnızca ölene ait.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!