Aşkı, tutkuyu, ihtirası içermeyen
İçi boşaltılmış, kuru, sözüm ona sevgiler
Bilmez miyiz ki
Yaprak, yaprak açar sevgi
Her yaprağı kokular saçar
Tutkular yükselir her yaprağından
En çok Anneciğinin hastalığını öğrendiğinde yıkıldı
O üzülmesin diye herkese yasakladı hastalığın adını
Lay lay lom gezelim dedi anacığına aylarca yürüttü de
Bir taraftan bağrı yanıp tüterken duman, duman
Öte yandan beyni ateşler içinde kavrulur durur
İmdat diyemez ki el yordamıyla Bayındır hastanesi falan
Yeni bir aşı çıkmış kefere memleketinde
Neren noksansa o noksanını tamamlarmış
Kolun mu koptu, yap bir kol aşısı, al sana kol
Bağırsağın mı bozuldu, yap bir barsak aşısı
Kalbini mi çaldılar, üzülme var aşısı
Yakında aşk aşısı da çıkacakmış
Promete’ye mi özendin nedir
Her gün çığlık çığlığa gelir
Söker alırsın ciğerimle yüreğimi
Kan içindeki ellerini görmez misin
Işığını mı çaldım
Ben de ışıksızım bu yerde
Gözlerine ışıl, ışıl bakan gözlerim
Gözlerini inceden inceye inceler
Dursa da ellerim, susmaz dilim
Kulağına şakrak şarkılar söyler
Güzelliğine uzanan sevecen ellerim
Seke, seke yürürken ne ettim de öfkelendin
Çıkıp tepeye, birlikte seyredelim istedim denizi
Geride durup, dön gel dedin durdun
Neden gelmediğini sonunda tısladın
“Sen gidecen, ben kalacam, zaten gerginim”
Adam olana ar gelmez mi bu ağır sözler
Kar yağıyor sevgi dağına
Bu dağ bizim dağımız idi
Taşı, toprağı havası suyu ile
İçinde gürül, gürül akan ırmaklar vardı
Düzlükleri bayırlarıyla bizim dağımızdı
Dağın bu yamacında yıllarca esen rüzgarlar
Gülümsesin dudakları
Süzülsün gözleri
Varım be desin için, için
Yanmak, yakmaktır dileğim
Sevda ateşiyle
Tırnak uçlarından topuğa
Sen inat, ben inat
Senin burcun da mı oğlak
Hadi benimkisi doğuştan
Seninkine ne demeli
Ne durur bakarsın öyle
Serbest bırak yüreğini
Durmaksızın anacığım diyen diller
Usulca göğsüne sokulan gönüller
Işık olup içine, içine sızan gözler
Ellerinden ayaklarından öpmeler
Varlığına varlığım armağan
Senden sonrası tufan diyen
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!