Göğsüme uzanan elin
Yüreğimi paralar, söker atar
Ruhum acılarla kavrulur
Umurunda mı
Vay sağa baktın sola döndün
Dün ne yaptın erken kaçtın
Üç gittin beş geldin
İkisinde nerelerdeydin
Yahu trafikçi mi oldun
İki gözünle ne sorar durursun
Göz gördü, gönül sevdi
Ana, baba, ata tamam dedi
Tel dolabı üç beş kaşık çanak
Çömlekle mutfak mutfaktı hani
Salon desen bir sedir altı sandalye
Bir tahta masayla, kelle Isparta halı
Ne sabahı ne akşamı ne de gecesi
Günleri devirir akıp giden yıllar gibi
Saatleri geri alır durmadan
Kimi iner onyediye kimi çıkar elliye
Çığlık çığlığa coşkular içerisinde
Coşmak arzusuyla yanar yıkılır
Yığılmış kanepenin ucuna, ilişir gibi
Sağ eli kalkar hafiften, buradayım diye
Sıkkın, bezgin yorgun canı burnunda
Davetinden belliydi çöküntüsü
Hal hatırdan sonra sonuçsuz çırpınış
Vesvesecinin elinde oyuncak
Sağa sola yalpa yapa yapa
Bakalım neler yumurtlayacak
Gönlümüzü alabilecek mi acaba.
Bir korku bin korkuyu doğurur
Gelmişi geçmişi gereksiz didiklerken
Sinsi vesveseci vesveseye boğar
Çaresiz koyup kıvrandırır
Öfke nöbetlerinde yakar geçer
Kör karanlıklara batırır yürekleri
Dün dündür, bu gün de bugündür, demediler mi
Sevabıyla günahıyla dün dünde kaldı cancağızım,
Gönül hesabının yarını bu günden belli olur
Gün, bu gündür, bu gün gerçek, diğerleri miş, miş.
Günlerden bir gün kuzucuklarım
Minnacık bir kanguru kesesinde
Oynaşıp dururken, aniden atlamış yere
Bir o yana bir bu yana hoplamış zıplamış
Günler haftalar geçmiş birde bakmış ki
Anneciği pek hasta, günden güne de ağırlaşır
Sevda ateşi yanar yüreğimde
Isınırım anılarımla
Başımda yangılar,
Yüreğimde sızılar
Dilimde adının heceleri
Ne de güzel
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!