Yâr-i Kadim’im…
Bir temmuz günü…
Aşk yolunda bir derviş…
Bursa’dan İstanbul’a uzanan bir hasret yolculuğu…
Bir buluşma, bir vuslat…
Mevsim yaz.
Çatışma ortasında,
Yandaşlarını kaybeden bir savaşçının çaresizliğiyle bakarken çevrelere,
Kazanılmış zafer hayallerimi ve savaş sanatlarımı, Yükseklerdeki kartal yuvalarına bırakıp terk edercesine sessizce…
Yeniden bir şehrin sabahında insan kalabalığına karışıp,
Sevgi çatışmalarına yandaşlık yapıyorum.
Kazanılması gereken zaferlerin başka bakışlarda olduğunu fark edip, dilimde kaybolan sevgi sözcüklerini gözlerimde biriktiriyorum…
“Bize bu dergâhlarda Yunus olmayı sundular da biz hep
Molla Kasım’lığı seçtik dervişim…”
Nefsimize uyduk, kaçtık, tembellik ettik.
Büyükleri dinlemedik.
Olan bize oldu.
Yıllar Önce İçimde Biri Hep Fısıldadı Kulağıma…
Ben O Ana HUZUR ARASI Derdim,
Sanki Çok Uzaklardan Gelmişçesine, Heyecanla.
Kaybettiğim Zamanlarımın Ortasında…
Ara ve Bul Dercesine;
Ken’an diyarında bir gül!
Henüz çocukken işaret gelir geceden, aydan, yıldızdan…
Selam veren yedi kat semadan…
Rüyada on bir yıldız, güneş ve ay ona secde eder.
En güzel ve en akıllı evlattır o, en sevilen…
Bir bedeli var bu güzelliğin, bu aklın, bu ilmin bir bedeli
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!