Gülmeyi çok özledim
Biliyormusun
Seni çok özledim...
Boğuldum hasretinde
Nefes alamaz oldum
Her an kavgalıyım
Dolu, dolu yüreğim bu akşam
Gözlerimde öyle
Kolay değil
Kan gördüm bu gün
İnsan kanı...
Anlayamadım bunca ömrüm!
Kaç zamandir hasretim sana
Olsun, varsin yoklugun
Dar etsin dünyayi bana…
Ben ki sevdami bilirim
Sevdigimi,
Seni bilirim canim gibi
Insanligin gelismesine parelel olarak büyüyen ihtiyaçlari arasinda, belki de basinda yer alan düsüncenin duygusal ifadesi; sanatsal kimlikle bulusma noktasinda renk, biçim ve ses kazanmadaki estetik özelligini alirken üretme kabiliyeti ile düsünce gücünün uyumu sirali, düzgün ve anlamli bir sekilde somutlastirildigi ölçüde Sanat olma özelligini kazanir. Burada sanat için emek veren düsünce gücünün yalin ve kaygisiz olmasi esasi gereklidir. Özellikle siir’sel ifadenin sanatla bulusmasinda kültürel birikimin mevcut günün kosullari ile örtüsecek sekilde soyuttan somuta yürütülmesi sanatin üstündeki sakli sorumlulugun yadsinamaz geregidir. Sanatin icrasinda salt bir ayricalik, bir farklilik olsun diye flu bir ifadenin yada çizginin gizemi estetik olma adina ilgi çekebilir belki, ama ifadenin gücüne sanatsal katkisi kesinlikle tartisilmakla muhatap kalir. Iste bu anlamda sanatçi yada üreten, ürettigi düsüncenin sanatsal sorumlulugunun bilinci içerisinde entellektüel yada romantik havayi üretisine katmali yada katmamalidir. Ya da ne kadar katmasi gerektigini iyi düsünmelidir.
Sanatsal düsünce sonsuz ve en önemlisi evrenseldir. Bu noktadan hareketle üretmek adina sair, yazar, ressam hatta müzisyen bulundugu kosullarin ufkunu zorlayan, iten, aydinlatan bir islevle yükümlüdür. Iste, ürettigini bu asamada telasa kapilmadan begeni, dizge, biçim ve estetik kavramlari ile bütünlestirebilen ifade gücü sanatsal bir kimlige ulasmis sayilabilir.
Siir’in estetik, anlamli ve katkili olmasi halinde sanattaki yeri yadsinamaz... Ancak, bir takim kaygilarla sadece güzel sözcükleri bir araya getirmekle siir hiç bir zaman olmasi gerektigi yere ulasamaz ve bos bir yürüyüs olmaktan öteye gidemez...
Siir mutlaka ve mutlaka amacina uygun bir anlam tasimalidir ve bunu ifade edebildigi gibi dagarciginda bir mesaj, bir yol gösterebilmelidir.
Nasıl da geçiyor günler, nereye gidiyor
Kalan mı ömür, giden mi ömür...
Gidenin ardından herkes bir şeyler diyor
Aklına gelmez ki, kendisi de bir gün ölür...
Böyle kurulmuş düzeni dünyanın
Gecenin karası çökmüş içime
Bilemem ki girsem hangi biçime
Vakit gelse artık gitsem göçüme
Seni çok mu üzdüm, söyle öleyim…
Bırakıp gitsen tek başıma beni
Herkese söyledim, biliyormusun
Seni ne kadar cok sevdigimi
Herkese söyledim...
Yokluguna öyle bir isyan ettim ki
Herkes sustu, beni dinledi
Ben de inadina, inadina
Dilin kemiği yok
Var, sen söyle...
Yalanın hiç sonu yok
‘Gün ola harman ola’
Dikilir karşına gün gibi gerçek
Halin olacak mı
Ben, deme sakın
Hiç kimse anmaz bile adını
Yok olur gidersin
Bir varmış, bir yokmuş gibi
Bir ağaç dik, dikebilirsen
Ya da bir eser bırak
Bir hikaye daha bitti, bitiyor artık
Sonbaharda dökülen bir yaprak gibi
Sabri baba da gitti, gidiyor artık
Daha önce gelip, gidenler gibi...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!