Ey susamamayı tecrübe edinmiş kaktüs!
Devrimi anımsatan yaşama direncinle
Hadsiz dokunmalara diken diken battın
Çiçeklerin sarı sarı, için yumuşak
Sana benzemeyi çok mu abarttım?
Mavi kelebekler ağzımda konuşlanmış
Konuşmanın vaktidir.
Gel gör ki susuyorum.
Gözlerinde bel vermiş umutlar
Gözümü alamıyorum.
Affet beni şimdiden
Belki bir gün bizi anlarlar.
Biz ki umudu ele avuca sığmaz
İki somut kütle,
Kırmızı yeşil karşıtlığında
İkilemli, iki elemli dünyaydık.
Benzer yazgılarda tökezler gibi
Nedense
Bir acıma tutar beni.
Kıyamam gemileri yakmaya.
Uzak kal derim,
Yanaşma kıyılara!
Bulanır midem bazen
Güvenini çalmışlardı onun.
İnancını kuşkulara boğdurmuşlardı.
Sakinleşmesi için sustuğumu
Anlayacak durumda değildi.
Korktuğu için saldırganlaşmış,
Cesareti öfkelenmek,
Hüzünlerin nabzını saydım
Taş duvar derzlerinden.
Şarlo'yu mu oynadılar?
Gülmeli miydim?
Ben bazen kalırdım öyle.
İfadem dondu, saklayamadım.
İçim içini içine döküyor
Onu saymıyorum...
Saydıklarımı yeniden topluyorum
Elde var biri
Çürük meyva tadında biri
Ağzımı bozuyor
Beni bir mahzende unutan
Şarap değilim
Övgüler sıra sıra sövgüye yakın
Matah değilim
Nasılsın diye sorma istersen
İyi değilim.
Yengeç kıskacında
Serçe parmaklarım.
Kurak iklimlerde
Gözlerim doluyor.
Bu kaçıncı usanma
Unutuyorum.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!