Bütün köylü çocuklarının kaderi benim de kaderimdi. İlk okul ikinci sınıfa gidiyordum. Köyde iş çok, çalışacak adam yok. Genellikle kadınların sırtındadır, bağ, bahçe, çubuk, hayvanlar ve ev işleri.
Erkekler madende veya başka işlerde, sekiz saatlik iş saatine en az dört saat de yolda geçen zamanı eklersen, söylenecek söz yok onlara da... İşte bu yüzden erken sorumluluk almak zorundaydık. ‘Hadi
bakalım koca adam oldun artık’ dediler mi, koltuklarımıza karpuz sığardı... Şişinip dururduk, o hava ile de işe koştururduk. İçgüdüsel bir dürtü olsa gerek, sevmeyeceğimiz bir işe gitmemek için hemen de kendimize, kendimiz iş bulurduk. Ben de bir buzağıya bakmayı üslendim. Çaktırmadan aldığım ekmekleri kendi elimle vererek beslerdim onu. Kısa zamanda iyi dost olduk. Beni görünce hemen gelir
saçlarımı yalayarak, minnet duygularını belirtirdi bana. Daha tarak bile alamamıştım kendime, babam üç numara tıraş yapardı bizim için aldığı makine ile, saçım üç numaradan uzun olmadı orta okulu bitirene kadar. Ama ben saçım geriye yatsın diye buzağıya ters yalatmak isterdim saçlarımı, diken gibi sert olduğu için, bana kızar, burnuyla iter, yine kendi istediği gibi yalardı saçlarımı. Ama anneler pazara gittiği zaman evdeki bütün sorumluluk da yine çocuklarda olurdu, iki abim okulda olduklarından (orta okul köye 8 km. Uzakta) ben en müsait olandım ev sorumluluklarını almaya. Annem akşamdan sıralardı ertesi günkü, benim görevlerimi.
Evin arka tarafındaki bahçede, sebzeler ve mısır ekilmişti. En önemli görev onlara hayvanların girmemesi, tavuklara zarar gelmemesi,yemlerinin verilmesi, benden iki numara küçük olan kardeşimin bakımı vs...
Oyun oynamak suçtu. Okulda öğretmenimiz bile oyun oynarken görürse cezalandırırdı okula gidince...
Ölüm riski,
savaştan yüksektir.
Madenci için..
Yüzü kararacak,
dişleri gülecektir.
Bir dereden geçerken suda ucu görülen bir taşa basarak karşıya atlayabilirsin.
Taşı suda oynarken görürsün, oynar. Ne kadar hızlı davranırsan, o kadar başarılı
olur karşıya geçmeniz. Biraz oyalanırsanız taş yuvarlanır, suya düşersiniz. Hızlı
bir geçiş köprüsüdür bu.
Su üstünde kayak yaparsınız, dalgaların üstünde oynarsınız. Ne kadar hızlı ise
hareketleriniz, o kadar rahat kayarsınız. Hızınız azaldıkça batarsınız suya. 60-80
yaprakları kesip
Gülleri suladık
Yaşat bahçeyi
yaşatabilirsen.
Kürdü itip
Buch ‘tanrının iradesi ile’
Irak’ı işgalle görevlendirilmiş.
Şimdi Irak’ta tanrının kulları
Tanrının iradesine karşı savaşıyor.
Tanrı… Kulları… İradesi…
Zararlı insanlar, zararlı görür
diğer insanları da kendileri gibi...
onun için canlılar onları ürkütür,
severler, canlıdan çok ölüleri...
onların tek sloganları: Öldür! Öldür!
İnsanların ön yargıları kuvvetlidir. Kuvvetlendirilmiştir. İnsanlardaki ‘tembellik’, kolaycılık yanları buna yatkındır. İnsanoğlunun en tehlikeli virüslerinden biri… Bu zaafından dolayı kontrolü başka ellere kolaylıkla geçebiliyor.
Egemen din hangisi ise ona göre diğer dinler düşmandır…
Egemen milliyet hangisi ise, diğer milliyetler ona göre düşmandır.
Egemen tarikat hangisi ise, ona göre diğerleri düşmandır.
İnsana boyun eğmek öğretilmişse boyun eğmeyenler düşmandır.
Toplum kadını kapalı olarak tanımışsa, açılınca ahlaksızlıktır.
Tarih 1967
Sıcak savaşla,
Soğuk savaş, sırt sırta
Cesaretinden vurulmuş
Bir altın düştü toprağa.
Dünyanın şu eşitsiz düzeninde
Ortak paylaşılan şeyler de var
İşlemez orada Darvin’cilik bile
Hava, güneş, mezar.
Bir şey daha varki…
Ülkeyi ele geçiren öfke ile
Ülkeyi ele geçiren korku
Cephe aldı birbirine…
parladı silah tüccarlarının gözü.
Körükle gitti kalabalık üstüne
Sevdiğimiz bir abimiz kendisi. Bir grupta yayınladığı şiiriyle tanıdım kendisini. Mizahı kullanır şiirlerinde, bununla birlikte duygusal şiirleri de yok değildir. Popüler şiirleri de var, güzel tabi. Ayriyeten grup da kurdu sağolsun, ne de olsa mizah seviyoruz.