Soğuğun iliklere işlediği, insanı bıçak gibi kestiği sisli ve puslu bir Ankara gecesi
Oturdum yine
Yalnızlığımla başbaşayım
O anlattı ben dinledim
Eskilerden konuştuk
Maziden
Burası
Menkul olmayan değerler borsası
Para alınıp satılmaz,
Pazar yeride değildir.
Kayıplar geri gelmez işte
Maddenin yapı taşları çok manalıdır bu âlemde
Devrim artık benim için
Çoktan unutmuş
Ve eski bir roman içinde kurutulmuş
Sevgi öpücüklü
Bir barış gülü
Ürkek bedenim ve özgün beynim
Meydanları yakacağız
Barikatlar aşacağız
Gelecek nesiller için
Devrim yapacağız devrim
Ne sonumuzu düşündük
İmam Hüseyinim susuz kalmışam
Yezid'in elinden payım almışam
Aşkın deryasına üryan dalmışam
Ab-ı hayat suyu bendedir bende
Kulak verin bana, cümle erenler
Ey gözlerinde boğulduğum
Hoş sedasında eridiğim
Nazlı dilruba
Ben benden geçmişim
Ben sendeyim
Sen sende
Hüznün ve vedanın adıdır Eylül
Doğada ki dönüşümün gidişlerin ayı
Sarı sıcak gün döner
Yaprak sararır
Kızıl tan ayaza çalanda
Kurşuni sabahların toprağına çiğ düşer
Gidiyorum ben
Sizin olsun buralar
Hayvanlarla konuşmaya
Ağaçlara sarılmaya gidiyorum
Beni çağırıyor ovaların sarı sıcağı
Çağırmıyor, bağırıyor
Gün açtı
Gönlüm de bir güzel
Gül açtı
Gülmezdim eskiden
Bir gün
İyilikte inatçı
İşçiyiz biz
Madenci
Mevsimlik ırgat
Kağıt toplayıcısı
Duvar ustalarıyız
Yavrularımız var
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!