Doyumsuzca hazırlanan bir karanlıkta,
Haykırıp ta söyleyemeyeceğim sözler gelir aklıma,
Simsiyah saçlarına inat, daha da siyahtı yay kaşları.
Gözlerinde gözlerimi göremediğimde,
Bir derinlik, bir bilinmezlik gelirdi aklıma,
Kendimde aradığım bulamadığım
Rüzgarla eseceğim dağılan saçlarında.
Yağmurla doğacağım yeşeren gözlerinde.
Yıldırımlar çaktırıp gönlünün çatısına,
Gölgeni çalacağım kuytu ormanımda.
Kan olup taş kesileceğim bedeninde,
Ak ağacın dallarında baykuş olup,
Bulutlar üzerinden ellerimi çektim,
Artık yağmur yağmayacak,
Kapatacağım gözlerimi,
Son kez ümitsizce açan gonca gül,
Kışın ilk karında donarak,
Solacak.
Anlaşılmaz bir his kapladı içimi,
Hem gülmek hem ağlamak istiyorum,
İçimde bir hüzün bir neşe var,
Gönlümde tarifi zor bir duygu.
Duyduğum bu ses yaşadığım bu keşmekeş,
Üzerime su serpilmiş kalbimin,
Önce tanımak isterdim, isminden sonrasını.
Sırma sırma saçların, simsiyah bir gece yıldızıyken;
Gözlerinde parlayan o ışık, sevinç parıltısı,
Gülücük dolu yüzü, gamzeli bir ay parçası.
Anlatmak hiç bu kadar zor olmamıştı,
Yalnızlığın ötesindeki bir yalnızlıkta,
Bakarken gök yüzündeki yıldızlara,
Karanlıklardan daha kara bir gecede,
İki damla yaş süzüldü gözlerimden,
Buzla kaplanmış bembeyaz yüreğime.
Kirpiklerimde yaşanan o sahneyi,
Elimdeki kalemle, yazdığım kağıt,
Varolan düşünceyi döktüm üzerine,
Cenneti anlattım;
Okuyarak inandım,
İnsan olmanın, nedenli zor zanaat olduğuna.
Zorla!
Belki bir iki damla yaş akar gözlerinden;
Belki de kalbinde bir şeyler kımıldar,
Evet,
İtiraf et ve rahatla.
Ağla doya doya çocuklar gibi,
Oturup ta yazamadığım onca duyguya,
Görüp de yaşamadığım bunca korkuya,
Bilinmeyene giden zamana karşı koyup ta,
Şu kör talihime küsmüyorum ki yarim.
Seni düşünüp avunan bu insanı,
SEVMEK
Sevmek, bazen acı vermek olmalı.
Karanlıkla kaplayıp geceyi, korkutmalı.
Sonrada ele geçirip güneşi,
Gün doğmadan yıldızları yakmalı.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!