Şairim kelimeleri bağlarım
Cümlelerde ağlarım
Şiirden olmuş dağlarım
Okumaya dilek gerek
Geçmişide yazarım
doğunun parisi malatya
güneydoğunun parisi diyarbakır
türkiyenin parisi istanbuldur...
yüreğimin parisi ise sensin sevdiğim
yani kalbimin içinde aşktan yana tek kişi sensin
.
Normal zamanlarda, güvercin gibi estetik, atmaca gibi kusursuz uçamayan ve zararsızmış gibi görünen kargalar, serçe yavruları çoğalınca bir bakmışsın atletik uçmaya başlayarak, sırtlanlar gibi kasap kesilmiş, yedikleri içtikleri ise hep onlar olmuş. Ebeveyn serçeler etraflarında ne kadar bezdirici uçuşlar yapsa da yavrularını onlardan kurtaramazlar. Ama kendi yavruları yuvadan düşünce, hemen çoğalırlar ve anlarsın ki kargaların bir sürü akrabası varmış. Yavrularını korumak için seferber olurlar. Senin yavrusuna zarar vereceğini düşünmeye görsün, hafızasına kaydeder, penyeni değişene ve seni unutana kadar sana düşman olur, başını gagalamak için alçalırlar, peşini bırakmazlar. Böylece kargaların çete olduklarını da gözlemlersin. Kartallar ve atmacalar yırtıcı kuş diye anılırlar ama kargalar da yırtıcılardır. Onlar dağların yırtıcıları, kargalar ise şehrin yırtıcıları ve acımasızlarıdır…
KİMİN CANI KURŞUN ÇEKER Kİ
Senin ismini düşüncelerime altın harflerle yazdım. Ama bazen altın çok değerleniyor, benim de paraya ihtiyacım oluyor, doğruca kuyumcuya gidiyorum. Sonra ismini çikolata harflerle yazıyorum. Bu sefer de çikolata krizim başlıyor. Derken Kayseri şekeriyle yazıyorum. Ama o zaman da canım çay çekiyor. En iyisi ismini kurşun kalemle yazayım düşüncelerime. Çünkü kimin canı kurşun çeker ki...
Şiirlerimi yazmam
Heykelin bedeniyse
Sizlerle paylaşmam
Heykelin ruhudur
Kadınların şiirlerimi beğenisi
Gençler İnstagram’a kaçtı
Facebook yaşlı oldu
Ne tarafta duracağımı bilemedim
Şiirlerim kararsız kaldı
Facebook’ta karar kıldım
Gün geçtikçe iYilik azalıyor dünyada
Gün geçtikçe iKilik çoğalıyor dünyada
Amelimizi seçerken iyi düşünelim canlar
İyi ya da kötü
Doğru ya da yanlış
Günah ya da sevap
NEWTON’UN YERÇEKİMİNİ BULMASI
Newton bir kız çok sevmiştir ama onun yüzünden de ayvayı yemiştir. Çünkü sevdiği kız ilgisine karşılık vereceğine meyveli ağacı taşlamayı tercih etmiştir. Ağaçtan düşen elma Newton’un kafasına isabet eder. Newton, kızın bu hareketini sevgisine karşılık zanneder ve o kadar duygulanır ki, yerçekimini bulur:D
Bazen diyorum bir Türk kızına şiir yazayım.
Bazen diyorum bir Rus kızına Antalya’da tatil hediye edeyim.
Bazen diyorum bir İngiliz kızına pembe ruj hediye edeyim.
Bazen diyorum bir Kürt kızına türkü söyleyeyim(kılam dıbema) .
Bazen diyorum bir Yahudi kızına kutsal kitabımızdan bahsedeyim.
Bazen diyorum bir Alman kızına çikolata hediye edeyim.
Ben Sünnet Düğünleri’ne karşıyım. Neden mi? Küçücük bir et parçası için o kadar masrafa, organizasyona ne gerek var. Çünkü burada da ‘’olan var olmayan var’’ misali zenginlerin gövde gösterisine dönüşüyor. Yoksullar ise Sünnet Düğünü’nü nasıl yapacağını kara kara düşünüyor, çoğunlukla da yapamıyor. Çok yakın akrabalara duyurup, küçük bir merasim yerindedir bence. Yine de ‘’böyle gelmiş böyle gider, illaki düğün yapacağım’’ diyorsanız, kız çocuklarına da o masrafın aynısını bir sebeple yapmalısınız. Maksat eşitlik olsun, kardeşlik olsun… Evlilik Düğünleri ise elbette ki yapılmalı ama abartmadan, israfa kaçmadan. Akrabalar, tanışlar çağrılmalı…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!