Bana verin köyümü
Tarihten gelen öykümü
Susuzluktan türkümü
Bana verin Haçova'yı
Bana verin köyümü
Beni verin bana verin
Yarim geldim sana geldim
Bir bakışla deştin sinem
Sargı tutmaz yaram derin
Beni verin bana verin
Şenliğe gidiyor GENÇLİK KOLU
İçleri ışıl ışıl neşe dolu
Eteğinde duracaklar
Meryem Dağı'na varır yolu
Çalıştılar bir öncekinden çok
hapşurduğumuzda
bütün organlarımızın
durduğu gibi
sustursak
bütün alemi
ve dinlesek
Suyu vardır şişelidir
Köprüleri gişelidir
Sanma insanları neşelidir
Efkarlandı anım
Gidiyorum
Bir daha da gelmem sana
sevgi kopartırsın umutsuzluk dolmuş gökyüzünden
eritirsin güneşi bile bir gülümsemenle
ve yıldız toplarsın yükseklerden neşeyle
alırsın bulutlardan da yumak yumak
lanetlenmiş dünyama sunarsın öbek öbek
ışığını da katarsın uzayın toplamı kadar
ezilmişim
hayat ezmiş beni
buğday misali
değirmen taşının altında
beyaz un olana kadar...
sen dağlardan taşan seldin
benim mi?
yüzmeyi bilmem ne fayda
çektin beni en derine
boğdun beni nefessiz
kuruttun beni
ben
sana kavuşmamın
çok uzak zamanlara kaldığına
kendimi inandırmıştım oysa...
sen ise
DÜNden önceki gün
uzaklardan kurduğun
tuzaklara
yakalanıyorum
düşlerimde
rüyalarım uykusuz
altıncı hissim yaralı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!