Dokunmaya çalıştığım duvarlar
neden kaçıyor benden şimdi?
Sigaradan genzim yanıyor...
Çünkü düşkırıklığımsın sen benim,
Sen göklerime sağanak halinde yağan
ve yağdıkça yüreğimin derinliklerinde
uçurumlar açan rüya kadın...
Küllerimi çamur eyledin,eylemlerimi kül...
Her ayrıntısını irdelemek
Yüzünde sevdanın izi silinmişti.
Ağlıyordu...
soluk soluğa ağlıyordu
ve elleri kelepçeliydi, mağrurdu.
Hayatını adadığı
yüreğindeki sevdaysa
Zümrüt yeşili gözlere
degince kevser berraklığının duygusunda.
Acem şekeri, urfa tütünü
evvela izzet dayının baycan sakızlarının çocukluğunda
eğilip güneşe bir tutam koku aldığında,
berdoş bir dost gülümsemesine hasret...
Hava karardı,
artık rahmet akmıyor gökten.
Bütün yollar kapandı,
sana yoksa hiçbir sevdaya yer yok.
And olsun!
Bu kara gökyüzü gibi
Bu kaçıncı terhistir
girdiğim müebbetlerden
gece tutulmalarından, sızılardan...
En acı ayrılıklar yaşadım
en sevdiklerimden.
Yatağı belli olmayan duygular
Nasıl,
nereden başlamalı?
Değinmeli bu sızının tanıklığına...
Yorgun bir çağın kuşlarına ezgi,
nakaratsız bir zamanın emsalsiz geçkinlerine
Yağmur ikindisiydi
Kapalı pencerelerle örülü
daracık hayattan
ilk sıcak merhabaydı.
Henüz kimse değildik...
Bir zaman gezgini gibiydik,
Pervasız esintili sabahlarda
erik kokulu çocukluklar örselenir.
Ama sen büyüyeceksin yavrucağım
hemde hiç farkına varmadan.
Büyüdükçe susacak,sustukça birikecek
ve biriktikçe kabullenemeyeceksin hiçbir şeyi...
Alışıyor insan....
istemesede....
Yaşıyor inan
hissetmesede...
Biz başkasının kaderini yaşıyoruz aslında
Başkasıda bizim.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!