Ve bir sigara dumanı dağılır geceye,
feleğin sesi parçalar
camlarını soğuk odanın.
İki büklüm olur tüm duygular
ve bir afat kopar kimseler duymadan...
Sel olur yaşlar,
Ürkek dudaklarına
bir acem serenat,
vasiyeti görünmez bir emanet...
Gözlerinde cüretkar davetlerde
en masum korkular...
Gizinde saklı
Bir tufanda geldi,
karma karışık düşlerde, yasak öpüşlerde
sahte sevdalarda, yapmacık hayatlarda...
Güneş görmemiş gölgelerde almıştı soluğu
öyle duru, öyle narin ve öyle sıcacık tebessümüyle...
Çarmıha gerilen en son isanın
göz yaşıyla büyüyen yağmur damlasıdır
kar tanesine gebe olan.
Koklanmamış, incinmemiş, değinmemiş kardelen olur...
Yada
Boran fırtınasına tutulan ve güneşin
Yolcular,
hep aynı trenlerdeydiler,
trenler hep aynı raylardaydı.
Ve birgün
yaprak isyan edip
kımıldayıverdi.
Kan damlar şafaklara sabah seherlerinde
sedef gözlerin kayıp içimde,
her bakışın hüzün şimdi
dağınık düşlerim de...
Ve yokum ben sahipsiz coğrafyalarda,
kelepçeli yüreğim bu mekanlarda...
Yine ıslak caddelerindeydik diyarbakır'ın
yine seninle arşınlardık kaldırımları...
Belki gitmemiştin,
ellerim boştu belki
ama yürüyorduk, yürüyorduk,
hiç durmadan bu kentin kalbine
Ve bu yürek
taşıyamaz oldu bu kadar acıyı.
Depremler, tufanlar yaşıyor
ellerim resminin kutsallığına değince...
Şimdiyse el değmemiş
Bugün onuncu gün sevgili;
Sensizliğinin onuncu gün dönümü.
Bugün acıklı bir senfoni
hüzünlü bir günbatımı olur...
Düğümlenmelerin sayısı her geçen gün artıyorken boğazımda.
Her gün bir öncekinden düşünceli...
Baş edemiyorum yanlızlığımla
Baş edemiyorum sensizlikle
Bir hançer gibi kesip boşaltıyor damarlarımdan kanımı.
Öyle yanlız bürünüyorum ki geceye
bir fon müzik olveriyor kalp atışlarım.
Ama neyleyim uzanamıyor ellerim ellerine, dokunamıyor...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!