Dudağım kanar bazen sıktıkça ben kendimi
Dişlerimin izleri acıların resmidir
Akşam sonu karanlık suratıma indi mi
Özgürleşen acılar, yüzün asıl kısmıdır.
Gözlerinin içine bakarak ağlayamam
Ezelde her iyiyi kötüye tay ettiler
Kötüye izzet, ikram; iyiye zay ettiler
İyiden huzur alıp kötüye pay ettiler
Alan aldı götürdü; ne kaldı ki alacak?
Alacağın sevgiyse ondan mahrumiyetin
Her bir cenazede düşüncedeyim:
En sert hakikati ölüm buldurur.
Üç beş gözyaşına aldanma beyim
Yokluğun ne kadar hacim doldurur?
Toprak yazacaktır varlık öykümü
Her türlü değerin geçmiş zamanı
Başörtü sarhoştur, cübbeler zani
Avluya dilenci girmezdi hani
Hocalar içerde dilenmiyor mu?
İffet, namusuna sadık kalmaktı
Eğil ey yüreğim kazana eğil
Yaşayan can değil ölen düşmüşüm
Ben bana ihanet edene değil
Fırsatı verene asıl küsmüşüm
Bende mi onda mı oluşan vebal
Kedi olsaydım tüyüm olurdu
Köpek olsam, kılım.
Üşümezdim.
Bir sote bulunurdu
Tehlikeden kaçardım.
Yalan nedir, onur ne?
Dönecek mi bilmem bir gün bu devran
Dünya bana düşman yazılmadı ya!
Öfkeler dağılır, dağılır buhran
Alemde sırf bana kızılmadı ya!
Dilim böyle söyler, güler iç alem
Yaşamak için gönlünce çağ üretti bir felsefe:
“Hayatın tekrarı yoktur; güzel anılar biriktir!”
Azrail rüşvet mi yiyor; ölüm kaç kez peki efe?
Anılar fenadan ise; sonu sonsuz hıçkırıktır.
Her haltı ye; nefsi azdır; sonra Allah Rahman Rahim!
Herkes işlediği işten sınanır
Ben bu saflık ile neden sınandım
Bilmeyen ne cürümler işledim sanır
Zihinlere sızan kirden usandım
Sınav ise neden zor olan bana
Yaratmaya gücüm yok
Ne cennetim var söz verdiğim
Ne cehennemim kötüleri atacak.
Her şey bir şeye akıyor gördüğüm
Hiç olmaz mı bir başa geliş
İçimi rahatlatacak?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!