Acıları satırlara hapsetmek,
Ve korktuğunu hissetmek ara sıra.
Nasıl yandık, sen de bilirsin,
Maviye, yeşile, beyaza.
Şimdi sağım solum karanlık,
Dedim ya;
Sabahsız seherlere inat
Körpe yaştaki masum yüzün
Yıldızsız akşamların koynunda
Sararken bir deli hüzün
Karanlığın gizemli kollarına
Bir sen mi atıldın
Bir tiyatro kurdum bu gece
Üç oyuncu var sahnede
Bir hayalin, bir ben, bir de gece
Gece tam benim gecem, hafif loş
Otobüs aheste yaklaşıyor sılaya,
Derken hayalin canlanıyor sigaramda.
Biz yüreğimizi elimize aldık.
Yağmur yağmıyor artık,
Avuçlarımıza.
Yağmur yağmıyor sevda dönemecine
Doruklar buz tutmuyor artık
Ateşin savaşı var içimde buzlarla
Senin saçların siyahtı değil mi?
Gözlerin de ne kadar güzeldi öyle,
Gülüşünde toz pembe ufuklar,
Dudakların ise çözülmeyen bilmece.
Nedir bu halin, bu ne?
O gün saat geçseydi sevgi zamanlarını
Gelseydin bir başına gürül gürül
Tüm ihtimalleri bir kenara atsaydık
Bir yanım kucak dolusu gül,
Bir yanımda küllere kaldık.
Fırtınalar dokudum yalnızlığımda
Issız yamaçlarında dolaştım ömrümün
Aşılmaz ateşler yaktım alnımın ortasına
Bir gölge miydi çarptığım yoksa gözlerin
Her gece ellerim uzanır bir başka cehenneme
Her gece sokaklar bir olup düşer peşime
Bak yavrum,
Biz ümitten yana çıktık,
Zincirler kalbimizdeymiş.
Taşsız kurulan ev değil.
En çileli hayatı emerek,
Yalınayak yaşamaya alıştık.
Güllerin ömrü neden az olur, bilir misin?
Ya da bir çınarın yıllarca yaşadığını?
Her sevginin sonu hicran olur, bilir misin?
Ya da daldan düşen yaprağın sarardığını?
Bilir misin, giden günler gelmez geri..?
Güneş batarken gökyüzünde
Bir kızıllık belirir bilir misin?
Güneş doğarken yeryüzüne
Bir sıcaklık belirir bilir misin?
Bu ikisi arasında bir gece
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!